Huobi Bitcoin Son Fiyatı
BTC $69876
-0.85%
Huobi Ethereum Son Fiyatı
ETH $3540.8
-1.06%
Huobi Avalanche Son Fiyatı
AVAX $53.39
-1.59%
BNB Token Son Fiyatı
BNB $612.5
4.43%
Binance Kayıt Ol

Muhabbit

Gizemli Binance Cloud, Changpeng Zhao tarafından duyuruldu. 7 Şubat’ta yapılan geniş kapsamlı AMA(soru sor) etkinliğinde Binance CEO’su Changpeng Zhao, Binance için yeni planlarından bahsetti. Bunlardan bir tanesi de Binance Cloud. CZ’nin açıklamalarına göre, Binance Cloud 10 güne hazır olmuş olacak.

Tam olarak Binance Cloud’un ne olduğunu açıklamayan CZ, etkinlik sırasında konuyla alakalı çok fazla bilgi vermedi. Ancak Bulut Çözümleri ve Bulut Mühendisliği pozisyonu için ilan çıkan Binance, şu sıralar ilgili pozisyona takım arkadaşı arıyor. Pozisyon içeriğinde bulut tabanlı mimariyi geliştirebilen, ölçeklendirebilen ve otomatikleştirebilen tanımlamaları yer alıyor.

CZ bilgi vermekten çekindiği için bu yeni projenin ne olduğunu öğrenmek için bir miktar beklemek gerekecek. Zhao, duyuruya dikkat çekmek amacıyla bulut GIF’i tweetleyerek fazlaca ilgi çekmeyi başarmış durumda.

https://twitter.com/cz_binance/status/1225808588913942529

Diğer Geliştirmeler

Binance Cloud geliştirmesinden önceki günlerde de farklı geliştirmeler bulunuyor. 10 Şubat’ta Binance Coin(BNB) vadeli işlemleri kullanıma açılmış olacak. Kontratta 50x kaldıraç kullanılabilecek. Ek olarak Binance Rus Rublesi, Norveç Kronu ve Hırvat Kunası’nı fiat kapısına eklemiş durumda. Son dönemde Türk lirası için de fiat kapısı eklenmişti. Bu sayede Binance, yerel borsaların pasta payını da kapmaya çalışmakta. Sadece fiat girişi ve çıkışı için yerel borsaları tercih eden bir kısım kullanıcının, Binance’ın bu duyurusundan sonra nasıl hareket edeceğini kestirmek zor. Fiat kapısı açılan yeni ülkelerdeki yerel borsaların duruma nasıl bir karşılık vereceği merak konusu.

Kapatılan kripto para borsası BTC-e’nin yöneticisi Alexander Vinnik davası tüm hızıyla sürerken avukatı Zoe Konstantopoulou’dan “Vinnik suçsuz, Yunanistan’dan insanlık dışı muamele gördü” iddiası geldi.

30 aylık uzun tutukluluk döneminden sonra, sonunda Yunanistan’dan Fransa’ya iadesi gerçekleştirilen Rus asıllı Alexander Vinnik’in iade sırasında hastaneye kaldırıldığından bahsetmiştik. Hastaneye kaldırıldığı haberi, Yunan asıllı avukatı Zoe Konstantopoulou’nun sosyal medya paylaşımı ile duyurulmuştu.

Sağlık durumunun iyi olduğu belirtilen Vinnik’in taburcu olmadan soruşturmasına başlanacağı açıklanmıştı. Dava süresince Fransa’da olacağı belirtilen Vinnik’in dava sonrası önce Yunanistan’a sonra da ABD’ye gönderilecek.

2016 ABD Başkanlık Seçimlerinde BTC-e Aracılığıyla Fonlama

Vinnik ilk olarak 2017’de kripto para borsası Mt.Gox’a siber saldırı düzenleyen hacker grubu ile ilişki içerisinde olduğu şüphesiyle suçlanmıştı. 2018 Temmuz ayında ise 4 milyar dolarlık para aklayan bir çetenin başında olduğu şüphesiyle Yunanistan’da tutuklanmıştı.

Dava raporuna bakıldığında Mt.Gox ve para aklama çetesi olaylarının yanı sıra 2016 ABD başkanlık seçimlerinde BTC-e üzerinden fonlama yapıldığı da iddia ediliyor.

Ailesiyle Görüştürmediler!

Alexander Vinnik’in avukatlarından Zoe Konstantopoulou, süreç esnasında medyayla en çok iletişim hâlinde kalan isimdi. Cointelegraph’la yaptığı görüşmede,

“Alexander 30 aydır Yunan yetkililer tarafından keyfi olarak gözaltına alındı. Bu dönemde insanlık dışı muameleler gördü.”

Vinnik’in sözü geçen kötü muameleyi daha doğrusu yaşadığı ağır insan hakları ihlallerini protesto etmek için açlık grevine girdiği biliyor. Konstantopoulou, Vinnik’in açlık grevinde 44.günü geride bıraktığını ve sağlık durumunun bozulmaya devam ettiğinin altını çizdi.

Konstantopoulou’ya göre, Vinnik duruşma veya suçlama yapılmaksızın, mahkeme kararı olmadan tutuluyor. Ayrıca Vinnik aleyhine olan davanın, eski BTC-e yöneticisini cezalandırmak amacıyla Yunanistan’da, Fransa’da ve ABD’de siyasi çıkarları olan bir grup tarafından açıldığını iddia etti.

Kötü muamele ve siyasi çıkar iddialarının yanı sıra Konstantopoulou, Vinnik’in Yunanistan’da tutuklu kaldığı süre boyunca ailesiyle bile görüştürülmediğini açıkladı.

“Yunan yetkililer, Alexander’ın ailesini, beyin kanseri tanısı konmuş eşini bile görmesine izin vermedi.”

Yapılan tüm suçlamalara rağmen avukatı Konstantopoulou, “Vinnik suçsuz!” demeyi hiç bırakmadı. İlerleyen günlerde davanın Fransa’daki ayağının başlamasıyla, yasal olarak Vinnik’in Mt.Gox olayı ile alakası var mı yok mu veya kara para akladı mı aklamadı mı hep birlikte öğreneceğiz.

Jed McCaleb 1 milyar XRP sattı iddiası Whale Alert tarafından ortaya atıldı. Hesaba göre McCaleb, bu satıştan sonra bile halen 4,7 milyar XRP’ye sahip. Toplulukta bir kesim XRP’nin fiyatının bu satışlar sebebiyle düşeceğini düşünüyor. Ancak son birkaç gün içerisinde bu görüşün aksine XRP’nin fiyatlamasında yukarı yönlü büyük bir hareketlilik içerisinde olduğuna sahit olduk. Bu noktada XRP’nin gelecekteki yönünü kestirmek biraz zor.

Whale (balina) Alert Kimdir

Whale Alert; web sitesinde, Twitter’da ve Telegram üzerinde paylaşımlarda bulunan bir hesap. Bu hesap major kripto paraların transferlerini takip ve analiz ederek büyük miktarlı transfer işlemlerini bizlerle paylaşıyor.

Şeffaflık, blockchain adaptasyonu için büyük önem sarfediyor. Bu yüzden transferleri takip ve analiz edip sizlerle paylaşıyoruz.

Whale Kime Denir

Genel anlamda whale, kripto para biriminin fiyatı ciddi manada etkileyebilecek miktarda kripto paraya sahip olan kişiye denir. İki tip whale mevcuttur. Bunlar yapay ve doğal whale olarak ikiye ayrılabilir. Doğal olanlar kripto paralarını paranın yaratılışından sonra piyasadan satın alan kişiler olarak tanımlanabilir. Fakat yapay olanlar ise kripto paralarını bedavaya alanlar yada kripto paranın yaratılışıyla beraber elinde bulunduranlara da denilebilir. Örnek olarak Winklevoss Kardeşler doğal balinalar olarak tanımlanabilir. Çünkü bu kişiler Bitcoin’in icadından sonra Bitcoin’lerini satın almışlarıdır. Yapay balinaların neredeyse her blockchain ağında örnekleri mevcut. Fakat bugünün konusu, Ripple Kurucusu Jed McCaleb.

Eylül 2019’da 100 milyon XRP, Ripple cüzdanından McCaleb’in cüzdanına transfer edilmişti. Bu transfer ise Ripple ile McCaleb arasında olan bir anlaşmanın parçası. Anlaşma, dönem dönem McCaleb’in ne kadar XRP satabileceğiyle alakalı. Bu XRP’ler şirket üzerindeki tazminatı yada hakları olarak da tanımlanabilir. McCaleb bu zamana kadar 9 milyar XRP aldığını iddia ediyor. Whale Alert yaptığı analizlerle kurucuya ait cüzdanların bir kısmının izini sürebilmiş durumda. Toplamda 90,000’den fazla işlemi inceleyerek bu saptamaları yaptığını belirten Whale Alert, totalde 8 milyar XRP saptayabildiğini açıkladı. Geçtiğimiz günlerde 19 milyon XRP’lik bir transfer daha gerçekleşmişti.

1 milyar XRP, Kurucu McCaleb tarafından satıldı açıklamasına rağmen bu durum henüz XRP fiyatında olumsuz bir etki yaratmış değil. Önümüzdeki dönemde bu haber olumsuz bir etki yaratacak mı hep birlikte göreceğiz.

Gözler yaklaşmakta olan yarılanma (halving) tarihindeyken, Bitcoin’in (BTC) ünlü Kripto para derecelendirme firması Weiss Ratings notu yükselerek A- oldu.

İlk kripto para derecelendirme firması olma özelliğine sahip olan Weiss Ratings’in dereceleri “A= Mükemmel, B= İyi, C=Orta, D=Zayıf, E=Çok zayıf” olarak değişiyor.

Bitcoin’in notunu daha önce B-‘ye kadar düşüren araştırma firması, A-‘ye yükselen not konusuna gerekçe olarak, gelişen ve iyileşen temelleri ile olumlu fiyat hareketi gösterdi.

Weiss Ratings araştırmacılarına göre, Bitcoin’in bu yılki temelleri beklenenden önce gelişiyor. Firma henüz hangi temellerden bahsettiğini açıklamasa da Bitcoin’in son zamanlardaki gelişimi ve ilerleyişi gerçekten etkileyici olmuştur.

Kripto para derecelendirme şirketinin gözünde “Mükemmel” olarak derecelendirilen Bitcoin’in yarılanma (halving) sonrası madencilik ödüllerinin 6,25’ten 1,125’e düşeceği biliniyor.

Daha önce hash rate’in ne kadar yüksek olduğundan bahsetmiştik. Giderek bir rekora doğru giden hash rate’e rağmen madencilerin de durmadan blok algoritmalarını çözdüğü de sürekli gerileyen yarılanma tarihinden belli oluyor. Bununla beraber artan hesaplama gücünün ağı güvence altına alması, Bitcoin madenciliği endüstrisinin varlığını gelecekte de sürdüreceğinin sinyallerini veriyor.

Lightning Network de Yüzleri Güldürüyor

Bitcoin’in yüzleri güldüren yükselişi ve son olarak A- notu gibi Lightning Network de aldığı desteklerle yüzleri güldürüyor. 05.02.2020 tarihinde yani çarşamba günü Lightning Labs CEO’su Elizabeth Stark, sosyal medya paylaşımıyla firmanın başka bir 10 milyon dolarlık yatırım aldığını açıkladı.

Bir başka yüz güldüren haber ise, Google aramalarına bakıldığında kripto para birimi aramalarının arttığı gözlenmekte. Yani kripto para birimlerine olan ilgi ve alaka giderek artıyor. İleride piyasanın genişlemesi, yatırımcı artması ve birçok olayla karşı karşıya kalabiliriz.

Coinbase, Bitcoin altına yaklaşıyor düşüncesinde. Mayıs ayından Nisan ayına kadar kaymış durumda olan Bitcoin Halving’ine az bir zaman kala Coinbase, Bitcoin’den dijital altın olarak bahsetti. 7 Şubat’ta Twitter’da bir flood yayınlandı. Bu floodda Coinbase, halving ile beraber Bitcoin ödüllerinde bir azalmaya gidilecek olmasının Bitcoin’i dijital altına daha da yaklaştıracak bir hareket olarak nitelendirdi.

Altın Dolar İlişkisi

Abd Doları-Altın Standardı 1971 yılında bozuldu. Bu tarihten önce Abd Hükümeti elindeki altın rezervi kadar dolar basabiliyordu. Bu durum 1971 yılında değiştirildi. Bu değişiklikle beraber altın, dolar karşısında 4000% değer kazanarak büyük bir yükseliş gösterdi. Altın, göreceli olarak arzı yada bulunabilirliği sınırlı bir maden olarak diğer metal cinslerinden ayrılır. Bu nedenle değeri diğerlerine göre daha fazladır.

Sayısız teknolojik avantajıyla Bitcoin, dijital çağda altın karışısında bile önemli bir değer taşıma aracı.

Bitcoin’de aynı altın gibi arzı sınırlı ve belirli bir düzen içerisinde çıkarılacak şekilde tasarlanmıştır. Proof of Work algoritması sayesinde bir anda yada kısa bir sürede yüklü miktarda Bitcoin elde etmek imkansızdır. Her blokta kazanılacak Bitcoin miktarı önceden belirlenmiştir. Ve çıkarılacak miktar her dört yılda bir azalmaktadır. İlk 4 yılda blok ödülleri 50 BTC idi. Sonrasında 25’e düşen ödül miktarı 2016 yılından beri her blokta 12.5’tir. Bu sayı Önümüzdeki Nisan ayında gerçekleşmesi planlanan halving ile 6.25′ düşecek. Bu da aslında blok başına Bitcoin arzında yarı yarıya bir azalma demek. Önümüzdeki dört yılda geçtiğimiz dört yılın yarısı kadar Bitcoin çıkarılabilecek. Yüzdesel olarak bakıldığında ise de, yıllık Bitcoin arzı 1.7%’ye düşmüş olacak.

Stock-to Flow (S2F), toplam arz üzerindeki yeni arz oranının ölçüsü olarak tanımlanabilir. Gerçekleşecek halving ile de Bitcoin arzı S2F’e göre altınla eşit olacak. Bu noktada Coinbase, altın ile Bitcoin’in birbirine daha çok benzeyeceğinin altını çiziyor.

Talep aynı kalırken arzı arttırırsanız değer kaybı oluşur. Fakat talep aynı kalsa bile arzda bir azalma gerçekleşirse bu ister istemez fiyata yansır.

Halving ile gelecek Bitcoin arzındaki azalmanın, Bitcoin fiyatlamasına nasıl bir etki göstereceğini hep birlikte göreceğiz.

2020 ABD başkanlık adayı Andrew Yang, kripto para birimi kullanımı konusundaki düzenlemelerin daha dostane şekilde olması gerektiğini savundu.

Kendini “Girişimci” olarak tanımlayan 2020 ABD başkanlık adayı Andrew Yang, bazı kesimlerce başkanlık yarışında şu an ki ABD başkanı Donald Trump‘a karşı durabilecek tek isim olarak görülüyor. Demokrat adayın UBI (Universal Basic Income/Evrensel Temel Gelir) uygulamasını gerçekleştireceği vaadi onu Trump’a karşı güçlü bir aday yapıyor.

Evrensel Temel Gelir, daha önce Finlandiya’da denenmiş bir uygulama olmakla, temelinde işsiz vatandaşlara sabit bir gelir sağlamaktır. Andrew Yang bu gelirin 1000 dolar olacağını vaat etmiştir.

Ekonomi ve kalkınma konusunda radikal fikirleri olan Andrew Yang’ın Bitcoin ve diğer kripto para birimlerine sıcak baktığı da bilinmektedir. Bloomberg ile yaptığı bir röportajda Yang, kripto para birimlerinin özellikle de ABD’de yüksek bir başarı potansiyeline sahip olduğunu söyledi. Ancak bu potansiyelin ortaya çıkarılması için, ülkenin onlara daha çok yatırım yapması gerektiğini belirtti.

“Şu anki karmaşık düzenlemeler, kripto para biriminin benimsenmesini, yatırım almasını ve yenilikçi yaklaşımlarla gelişmesini engeller nitelikte.”

Yenilikçiliğe önem veren ve “Venture of America” isimli kâr amacı gütmeyen bir topluluğa kuruculuk yapan Yang’in Silikon Vadi’si geçmişi de bulunmakta. Bu geçmişi sayesinde kripto para dünyasını benimsediği de düşünülüyor. Bununla birlikte düzenlemeler hakkındaki konuşmasına devam eden Yang;

“Tüm ülke çapında kripto para birimi kullanımı konusunda tek tip kurallara ve düzenlemelere ihtiyacımız var. Çünkü şu an her eyalette farklı kural ve düzenleme olması yüzünden sıkışıp kaldık. Bu alana yatırım yapmak isteyen yatırımcılar için de kötü bir olay.”

Yang’e göre, uyumlu bir strateji, düzenleyicilerin işini kolaylaştırmakla kalmayıp aynı zamanda kripto para birimlerinin benimsenmesine de yardımcı olacaktır. Bu yüzden de kripto para dünyasının gelişmesi ve ülkece benimsenmesi için yapılacak ilk işin düzenlemeler konusunda bir karara varmak olduğunu düşünüyor.

Andrew Yang 2020 ABD başkanlık seçimini kazanır mı kazanmaz mı bilemeyiz ancak daha önceki haberimizde FTX borsasının TRUMP-2020 isimli şaşırtan sözleşmesinden bahsetmiştik. Şu an (08.02.2020/17:45) sözleşme fiyatı 0,621 dolarda. Yani şu an için %62 oranında Trump’ın kazanacağına dair bir görüş var da denilebilir.

Kripto para türevleri borsası FTX, yeni vadeli işlem sözleşmesi “TRUMP-2020” ABD Başkanı Donald Trump’ın yeniden seçilip seçilmeyeceği üzerine bahse girmek isteyenler için başlattı.

5 Şubat 2020 tarihinde FTX üzerinden yapılan açıklamada TRUMP-2020 (TRUMP) sözleşmesi şu an (07.02.2020/20:30) 0,62 dolardan satışa çıkıyor.

Sözleşmenin olayı da şöyle; eğer Donald Trump 2. kez kazanırsa sözleşmenin değeri 1 dolar olacak. Kaybederse ise sözleşmenin değeri sıfırlanacak. Yani siz 0,62 dolar ile girdiyseniz Trump kazanırsa her sözleşmeden 0,38 dolar kazanacaksınız. Kaybetmesi durumunda ise siz de zarara gireceksiniz.

Tabii bu sadece Trump’ın kazanacağını düşünüyorsanız tercih edeceğiniz bir senaryo. Kaybedeceğini düşünüyorsanız, sözleşmeleri açığa satış yapabilirsiniz. Böylece tanesi 0,62 dolardan sattığınız her sözleşme için 0,62 dolarınız olacak, Trump’ın kaybetmesi hâlinde sözleşme fiyatı sıfırlanacağından sattığını her bir sözleşmeyi ücretsiz olarak geri alacaksınız. Lakin Trump’ın kazanması durumunda 0,62 dolardan sattığınız her bir sözleşmeyi 1 dolardan almanız gerekecek, yani zarara gireceksiniz.

2020 02 06   6.19.19 - FTX TRUMP-2020 Sözleşmesiyle Herkesi Şaşırttı!
TRUMP-2020 vadeli işlem sözleşmeleri için gerekli marjlar.

Borsadaki diğer vadeli sözleşmelerle aynı şekilde çalıştığı duyuruda özellikle vurgulanan noktalardan biriydi.

Sözleşmenin fiyatı Trump’ın yeniden seçilme ihtimaliyle aynı olacaktı başta 0,52 dolar ihtimal olarak düşünülse de şu anki fiyatı az önce de belirttiğimiz gibi 0,62 dolar.

Sözleşme tamamen riske dayalı. Kazansa da kaybetse de her iki taraftan da insanların zarara gireceği bir sözleşme olmuş.

Geçtiğimiz haftanın seçim anketlerinde ABD’nin %49’u Trump’ın yeniden kazanacağını düşünüyor. Bu oran 2017 yılında başkanlık koltuğuna oturan Trump’ın o zamandan beri aldığı en iyi oran olmakta.

Seçim 3 Kasım 2020’de olacak. FTX vadeli işlem sözleşmesinin tarihini tüm büyük medya kaynakları (The New York Times, 538, 270toWin, Fox, CNN) tek bir kazananı açıkladığında biteceğini açıkladı.

Bununla beraber ABD, Birleşik Krallık, Hong Kong, Singapur gibi bazı ülkelerin sakinleri FTX üzerinden işlem yapamıyor.

Bu yazı sponsorludur.

CME Vadelileri’nde Bitcoin 10,000 dolardan işlem görüyor. Bu durum piyasada yükselişin devam edeceğinin sinyali olabilir.

Geçtiğimiz günlerde CME Group yeni Bitcoin opsiyonlarını başlattığını duyurmuştu. 4 Şubat’ta 9000 USD direncini aşan bitcoin 9800 seviyelerinden işlem görüyor. Buna karşın halen CME vadelilerinde Bitcoin 10,000 USD sınırında işlem görmekte.

Geçtiğimiz ay CME vadelileriyle ilgili bir açıklama yapan JP Morgan analisti, ilginin büyük olacağını dolayısıyla da bunun fiyatlamaya olumlu etki edebileceğini belirtmişti. Sonrasında gerçekleşen yükseliş bu analizi doğrular nitelikte denilebilir. Hatta öyle ki CME vadeli Bitcoin fiyatı, spot market Bitcoin fiyatının üzerinde seyretmekte.

Son yükselişle beraber Bitcoin, 35% değerini arttırarak Tesla hisselerinden sonra 2020 yılının en çok değer kazanan ve kazandıran varlık olarak ikinci sırada bulunuyor.

Cointelegraph analisti Filbfilb’e göre mevcut fiyat seviyeleri Bitcoin’de yönün belirlenmesi adına çok önemli.

Bu seviyeler Bitcoin için çok büyük önem teşkil ediyor. Genel durum pozitif. CME 10,000 USD üzerinde kapanış yapabilirse daha da güzel olacak.

Bu sırada BitMex tarafında da açık pozisyon 1,5 milyar dolara ulaşmış durumda. Buradan hareketle yatırımcıların vadeli işlemlere yönelişinden bahsetmek çok da yanlış olmayacaktır. Vadeli işlem ve marjin işlem IEO’ların etkisini yitirmesinden sonra yeni trend. Bu trende en güçlü katılımı gösteren borsalardan biri de tabiki Binance. Son dönemde sırasıyla altcoinler için vadeli işlem fırsatı sunmakta. Aslında belkide bu sebeple MidCap Coinler hariç diğer altcoinlerde hacimler eskisi kadar yüksek değil. Yatırımcılar yeni trendlere yönelmiş durumda. Dolayısıyla spot marketten altcoin alıp tutmak yerine kaldıraçlı işlemlerle tüm sermayesini kullanmadan işlem yapmak istiyor. Bu sebeple Binance ilk kaldıraçlı işlemlerinde altcoinler için 75x kaldıraç sunuyordu. Sonrasında bu kaldıraç oranı 50x’e çekildi. Belki de oluşacak büyük zararların önüne geçmek adına böyle bir adım atılmış olabilir. Bu noktada bir hatırlatma yapalım. Kaldıraçlı işlemler büyük risk barındırır. Yüksek kazanç çekici gelebilir. Fakat unutmayalım ki yüksek kazanç yüksek risk ile birlikte gelir. Bu sebeple Muhabbit Ailesi olarak kaldıraçlı işlemler yaparken dikkatli olmanızı öneriyoruz.

The Block analisti Larry Cermak, sosyal medya hesabında analizlerinin yer aldığı bir flood yayınladı.

Kripto para dünyasında her şeyin duygularla alakalı olduğuna dikkat çeken Larry Cermak, Ocak IMO’daki her şeyi değiştirenin de duygular olduğunu savundu. Son 6 ayda, aydan aya bakıldığında neredeyse tüm makro indikatörlerin en yüksek değerleri gördüğünün altını çizdi.

EQLgrhPWAAAgvar?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!
Son bir yıldaki aylık spot piyasalardaki yasal hacim grafiği

Son bir yıldaki aylık spot piyasalardaki yasal hacim grafiğine baktığımızda, hacmin 39,83 milyar dolardan 67,53 milyar dolara çıktığını görüyoruz. Bu %70’lik artışın altını çizen Cermak bunun aylık bazda bakıldığında Bitcoin 13.000 dolar olmadan hemen önce 2019 Nisan’ında olduğunu vurguluyor.

EQLg0EPXUAAeO9k?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!
BitMEX’teki Bitcoin-prep kontratının son bir yıldaki işlem hacmi

Cermak, BitMEX’teki Bitcoin-prep kontratının son bir yıldaki işlem hacmine bakıldığında, Ocak ayında %55 oranında bir artış yaşadığını ve bunun da 8 ayda yaşanan ilk artış olduğunu belirtti.

EQLg5KXWkAMceB5?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!

Kripto para birimi borsalarındaki trafiğe bakıldığında büyük bir çakılma görülmekte. İnternet aramaları da Nisan’dan beri 79,8 milyondan 94,3 milyona yükseldiğini belirten Larry Cermak, bunun perakenciler açısından gayet makul bir veri olduğunu söyledi.

EQLg W7WkAINqW5?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!
Son bir yıldaki Ethereum ve Bitcoin düzeltilmiş işlem hacmi

Düzeltilmiş işlem hacmine bakıldığında da özellikle 2019 Aralık’ta başlayan bir %19,7’lik artış olduğunu belirten Cermak, Bakkt ile analizine devam ediyor.

Bakkt-CME Karşılaştırması

EQLhD1wXsAE2SVR?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!
Bakkt Bitcoin vadeli sözleşmelerinin günlük işlem hacmi ve açık işlem sayısı

Bakkt‘ın geçtiğimiz Eylül’de kripto para dünyasına girişinden beri azimle hacmini arttırmaya devam ettiğini dile getiren Cermak, aylık olarak bakıldığında;

Eylül – 1,21 Dolar
Ekim – 2,15 Dolar
Kasım – 15,16 Dolar
Aralık – 21,55 Dolar ve
Ocak – 26,45 Dolar olmak üzere %18’lik bir artışa dikkat çekiyor.

EQLhIlwXsAAi4Eb?format=jpg&name=small - Sıcak sıcak Larry Cermak Genel Piyasa Analizleri!
CME Bitcoin vadeli sözleşmelerinin günlük işlem hacmi ve açık işlem sayısı

Bakkt gibi CME‘nin de Bitcoin vadeli sözleşmelerinin günlük işlem hacmi ve açık işlem sayısı grafiğine bakan Cermak, iki borsayı birbiriyle karşılaştırıyor. CME’nin işlem hacminin Bakkt’tan 17 kat fazla olduğunun altını çiziyor. CME’nin günlük ortalama hacim artışının Ocak ayında %144 arttığını ancak açık işlem sayısının Aralık sonundakine göre neredeyse 3 kat fazla olduğunu vurguluyor.

Son olarak da piyasaların sezgilerle yönetildiğinin ve bunun çok sık olmadığını ve hatta en son geçtiğimiz Nisan ayında yaşandığını hatırladığını ifade eden Cermak, önümüzdeki aylarda da bu parametrelere dikkat edeceğini söyledi.

Çin’de başlayan Corona Virüs salgınını ilk öngören 34 yaşındaki Doktor Li Wenliang’ın Corona virüs sebebiyle 7 Şubat 2020’de hayatını kaybettiği açıklandıktan sonra Ethereum’da anıt şeklinde bir akıllı sözleşme yaratıldı.

30 Aralık 2019’da yeni tip Corona virüsünden etkilenen 7 hastanın karantina altına alındığını ve salgın çıkabilme riskini, WeChat üzerinden bir grup yazışmasında duyurmuştu. Hükümetin bu bilgileri gizlediğinin altını çizen doktor, sadece üniversiteden arkadaşlarını dikkatli olmaya çağırmıştı.

Bu çağrının giderek büyümesi ve internet ortamında yayılmasıyla “suçlanacağımı biliyor ve bekliyordum” demişti. Tam da düşündüğü gibi Wuhan polisi tarafından suçlandı. Suç nedeni “Söylenti yaymak” olarak belirlenen Li için soruşturma başlatılmıştı.

Ancak virüsün yayılmasıyla birlikte doktor Li, halkın gözünde bir kahramana dönüşmüştü. 1 Şubatta virüsü taşıdığı kesinleştikten 6 gün sonra 7 Şubat 2020 Cuma günü sabaha karşı hayatını kaybetti.

Anıt Sözleşme

Doktor Li’nin hayatını kaybettiğinin açıklamanın ardından kimliği belirsiz bir geliştirici, anıt şeklindeki kaynak kodlarıyla Ethereum’da bir akıllı sözleşme yarattı.

Anıtın kaynak kodlarında parlak harflerle “RIP” yazısı olduğu dikkat çekiyor. Ayrıca kaynak kodlarında doktor Li’nin Çince biyografisi ve 30 Aralık gibi erken bir tarihte insanları uyarma çabası da yer alıyor.

Değiştirilemeyen ve blockchain üzerinde sansürlenemeyen bir akıllı sözleşmenin yaratılması tam da Çinli aktif internet kullanıcılarının Weibo ve WeChat üzerinde yaşadıkları üzüntü ve öfkelerini paylaştıkları bir zamana denk geldi.

Ölümüyle beraber Weibo’nun trendlerinin başına geçen doktor Li, dakikalar içerisinde 7.sıraya düştü ardından da bir anda kayboldu. #Dr. Li Wenliang hayatını kaybetti# hashtagı 1 milyar insan tarafından görülüp, 1 milyon yorum almıştı.

Bu sırada başka bir hashtag olan #Wuhan yönetimi, Dr.Li’den özür dilemeli# Doktor Li’nin ölümüyle beraber bir anda sosyal medyadan silindi. Hashtag şu anda arandığında “sonuç yok” sayfası çıkmakta.

Çin hükümetinin sosyal medyada, Doktor Li konusunda bir sansür uyguladığı düşünülüyor. Bu da Ethereum’daki anıt sözleşmenin ne kadar anlamlı olduğunu düşündürüyor. Sonuçta bu değiştirilemez veyahut sansürlenemeyen bir parça olarak sonsuza kadar ya da internetin ölümüne kadar orada kalacak.

DeFi’de 1 Milyar USD barajı aşıldı. DeFipulse’tan alınan veriye göre Defi’de kilitli kripto paraların toplam değeri artık 1 milyar USD.

7 Şubat itibariyle Ethereum spot market fiyatı $220 barajını zorluyor. Ethereum bir günde 4%,bi haftada ise 22% değer kazanmış durumda. Bu artışta DeFi’de kilitli kripto paralar sebebiyle DeFi ağının değeri de yükselişte.

Kısaca DeFi, Decentralized Finance anlamına gelir. Blockchain ağı üzerinde kredi verme, borç alma gibi finansal işlemlerin aynısı gerçekleşebiliyor. Bu sistem dijital varlık sektöründe klasik bankacılık işlemlerinin gerçekleştirilebildiğinin en güzel kanıtı ve kısayolu.

DeFiPulse’un analizine göre, Ethereum üzerinde kurulu merkezsiz uygulamalar(Dapps), akıllı sözleşmeler ve protokollerin toplamı bu miktarı oluşturmakta. MakerDao ve Stablecoin Dai bunun içinde neredeyse 60% gibi büyük bir paydayı oluşturmakta. 2019’da bugün DeFi ağında kilitli olan değerlerin toplamı 276 milyon idi. Bu da yaklaşık bugünkü rakamın dörtte birine tekabül ediyor. Diğer bir deyişle bir yıl içerisinde DeFi ağı 4 kat büyümüş de denilebilir. Ağda MakerDao’nun ardından gelenler şu şekilde sıralanıyor. Listede Lightning Network’te bulunuyor.

DeFi ağındaki toplam değer anlık olarak değişiyor. Çünkü sözleşmelerde tutulan Ethereum(ETH) ve ERC-20 Token’lerin anlık olarak USD cinsinden spot market fiyatı baz alınarak bu toplam elde ediliyor. Bu nedenle Ethereum ve diğer tokenlerin fiyat değişiklikleri DeFi değerine direkt olarak etki etmekte.

Ethereum Fiyatı İle Korelasyon

Bazı analizlelere göre ise, DeFi ile Ethereum fiyatı arasında her ne kadar bir korelasyon bulunsa da aslında DeFi, direkt olarak Ethereum fiyatına bağımlı değil. Geçtiğimiz Haziran ayındaki Ethereum’daki fiyat düşüşüne rağmen Dapp’lar gelişimine ve büyümesine devam etmişti. DeFi ağı 2020 yılında gelişimini sürdürüp yıla damgasını vurmayı başabilecek mi hep birlikte göreceğiz.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC)’nun belki de sesi en çok çıkan kripto para savunucusu Hester Peirce, namıdiğer “Crypto Mom” (Kripto Anne) token satışlarıyla ilgili yeni bir düzenleme önerdi.

2019’un Ağustos’unda ilk kez ortaya attığı tokenlerin güvenli liman ihtiyacı ve onlara bu limanın sağlanması fikrinin ayrıntılarını açıkladı.

3 Yıllık Yetkisiz Kullanım Süresi

Peirce’in planı, ağ geliştiricilerine SEC’in yasal düzenlemelerinden çekinmeden merkeziyetsiz ağlar kurmaları için üç yıllık yetkisiz kullanım süresi vermek.

6 Şubat’ta Chicago’daki Uluslararası Blockchain Konferansı‘nda konuşan Kripto Anne, SEC düzenlemelerinin kripto para endüstrisini sekteye uğrattığını ve yeniliklerin önünü tıkadığını söyledi. Buna ek olarak düzenlenmelerin uygulanmasının iyi niyetli girişimcileri de kötü etkilediğinin de altını çizdi. Bunun önüne geçmek için, SEC’nun yeni kripto para teklifleri konusundaki düzenleme yetkisini, sahtecilikle mücadeleye yoğunlaştırması gerektiğini iletti.

“Menkul kıymetlerle ilgili yasalarımız, dijital varlıkların yeniliklere koşmasına engel oluyor.”



Peirce, üç yıllık bir yetkisiz kullanım teklifinin, işletmelere bürokrasiye boğulmadan projelerini hayata geçirme fırsatı vereceğinin altını çizerek ekledi; “Firmalar, “token gibi görünen geleneksel menkul kıymetler” satıyorlarsa zaten güvenli liman olmazlar.”

“Güvenli liman, devletin menkul kıymetler yasalarından kısmen kaçınmasını sağlayacak ancak sahtecilikle mücadele çalışmalarının önünde de geçmeyecek. ”


Plana göre, geliştirme ekibi üç yıllık sürenin sonunda ağın ve tokenin aktif olarak merkeziyetsiz veya çalışan bir ağda kullanılabildiğini kanıtlamalı ve token işlemlerinin menkul kıymet işlemleri dahilinde olmaması sağlanmalı. Bu şartları sağlamak için de kaynak kodu, işlemleri ve tokenlerin nasıl üretildiği veyahut nasıl çıkarıldığına dair bilgiler açıklama kısmında yer almalı.

Peirce’in planı, komisyonun gündemini kontrol eden ve kripto para dünyasını defalarca hayal kırıklığına uğratan SEC Başkanı Jay Clayton‘a uymayacak gibi gözüküyor. Clayton daha önce defalarca sahtekarlık ve kara ekonomi ile ilgili endişelerini ortaya koymuştu. Bu endişeleri doğrultusunda da endüstrinin agresif bir gözetim şekline ihtiyacı olduğunu savunmakta.

4 Şubat’ta BTC.TOP CEO’su Jiang Zhuoer’in Weibo paylaşımına göre Çin hükümeti, Corona virüsü salgını nedeniyle yapılan karantina kontrollerinde kripto para madenciliği makinelerini birer birer kapattırmış.

Corona virüsü Çin’de hayatı durma noktasına getirdi. Tüm ülke işi gücü bırakıp günlerini, virüse yakalanmışsa karantinalarda, yakalanmamışsa evlerinde geçirmeye çalışıyor. Çalışmaya hükümet tarafından izin verilmiyor. Özellikle de Wuhan şehrinde sokaklar bomboş, adeta bir hayalet kasaba…

Durum böyleyken ekonomi ve kripto para borsaları da etkilenmişti. Corona virüsünün yayılma aşamasıyla beraber Bitcoin üstündeki etkisinden daha önce bahsetmiştik. Bu sefer konumuz kripto para madenciliği.

Salgın nedeniyle kripto para madenciliği çiftliğini kapatmak zorunda kaldığını anlatan Zhuoer, daha önce bakım için olsa bile makinelerini hiç kapatmadığını dile getirdi.

Madencilik Ekipmanlarında Gecikme

Xinjiang, Inner Mongolia, Yunnan ve Sichuan kısımlarında elektrik fiyatlarının ucuz olması ve kaynaklarının ulaşılabilirliği açısından kripto para madenciliği için ideal bölgeler olmaktadır. İdeal bölgeleri nedeniyle Çin de özellikle Bitcoin madencileri için büyük bir market hâline gelmiştir.

Bitmain ve Canaan Creative, Çin’deki madencilik çipi üreticiliğinde lider isimlerdir ve sadece Bitmain dünyadaki madencilik donanımının %66’sını sağlamaktadır. Geçtiğimiz günlerde madencilik ekipmanlarındaki ve satış sonrası desteklerinin 10 Şubat’a kadar gecikeceğinden söz etmiştik.

Şu anda (07.02.2020/09:35) 10 Mayıs 2020 günü gerçekleşeceği öngörülen yarılanma ile aramızda 3 ay kadar bir süre kaldı. Yarılanma süresini etkileyen olayları daha önce sizinle paylaşmıştık. Bunlardan biri olarak da madencilerin daha çok blok algoritması çözdüğünü ve bunun da yarılanma tarihini erkene çekebileceğinden bahsetmiştik.

Çin’deki madencilik makinelerinin durmasının madencilik sektörü ve yarılanma (halving) açısından önemli olacağı düşünülebilir. Çünkü özellikle Bitcoin madenciliği açısından önemli bir yere sahip olan Çin’in makineleri kapattırması ve tüm madencilik faaliyetlerini durdurması, daha az madenci olacağı ve daha az blok algoritmasının çözüleceği anlamına gelir.

Bununla birlikte Çin’den teslimat almakta zorluklar olduğu da gözden kaçırılmaması gereken bir konu. Yeni madencilik ekipmanlarının teslimi yapılamadığı için Çin’de kaybedilen madencilerin yerine yeni madenciler türeyemiyor. Çünkü az önce de bahsettiğimiz gibi Bitmain dünyanın %66’sının madencilik donanımını sağlıyordu. Menşei Çin olan şirketin işlerinin sekteye uğraması kaçınılmaz.

Çin’in Bitcoin madenciliği için önemli bir market olması ve Çin madencilerinin market dışı kalması Bitcoin yarılanma süresini de ister istemez etkileyecektir. Beklendiği gibi Nisana çekilmeyip Mayıs’ta kalabilir veyahut daha da geç gelebilir. Belki de Bitcoin madenciliği hızını etkileyecek başka bir olay olacak ve yarılanmayı mart sonunda göreceğiz. Ancak şu anki verilere bakıldığında daha önce 3-6 Mayıs arasında gidip gelen tarihin 7 Şubat 09:45 itibarıyla 10 Mayıs olduğunu görebiliyoruz.

Yarılanma tarihinin takibini buradan yapabilirsiniz.

Blockstack’ın yeni mekanizması Bitcoin kullanıyor. Evet doğru duydunuz. Yeni consensus mekanizması Blockstack Hodler’larına Bitcoin kazanmak için yeni bir yol sunuyor.

Dün akşam gelen açıklamaya göre, Blockstack yeni bir Bitcoin kazanma yöntemi ortaya koydu.Stack Blockchain 2.0 Versiyonu’nun devreye girmesiyle beraber, ağda madencilerin yeni bir blok oluşturabilmesi için Bitcoin kullanması gerekecek. Bu Bitcoin’ler ise doğrulayıcılar(nodes) arasında paylaşılacak.

Bitcoin’i dünyanın en güvenli blockchain ağı olarak kabul ediyoruz. Ve hep öyle kalacağı kanısındayız. Bu sebeple böyle bir karar aldık.

CEO Muneeb Ali’nin açıklamalarına göre Stacks Blockchain’i, kullanıcı verilerinin kullanıcıda olmasını sağlar. Aynı zamanda ise uygulamaların merkezi bir veri depolama sistemi olmadan çalışmalarına olanak verir.

Spam oluşturmak ve ağa saldırı düzenlemek her kripto parada olduğu gibi Stack Ağı’nda da maliyet gerektirir. Fakat Blockstack, madencilerin ağa katılması için Bitcoin almasını ve ağda tutmasını yeni consensus mekanizmasıyla zorunlu hale getiriyor. Bu sayede saldırı maliyetlerini en üst seviyeye çekmek isteyen topluluk, ağı daha güvenli hale getirmek için farklı bir çözüm bulmuş gibi görünüyor.

Consensus Nasıl İşleyecek

Proof of Transfer(diğer adıyla PoX) consensus protokolünde, iki farklı katılımcı mevcut: madenciler ve Stackerlar

Blok ödüllerini daha kararlı bir kripto para biriminden sağlamak, yeni bir kripto para biriminden ödül sağlamaktan daha teşvik edici olabilir.

Ağda madenciler blokları oluşturdukça, Bitcoin’leri karşılığında Blockstack(STX) tokenleri alacaklar. Ödüller blok başına 500 STX olacak. Blockchainin bir kopyasını tutan Stackerlar ise bu işlem karşılığında Bitcoin alacaklar. Kısacası elinde Blockstack Token bulundurup Staking’e katılan yatırımcılar ödüllerini Bitcoin olarak alacaklar.

Blockstack, bu yeni yaklaşımıyla Proof of Stake’e(PoS) yeni bir yaklaşım kazandırmış durumda. Fakat Ali’nin açıklamasına göre Stacker olmak pek de ucuz olmayacak. Yaklaşık $10,000 değerinde STX katılım için gerekli olacak. Tabii bu miktar Stacker olmak için gerekli. Ödül kazanmak için Stacker olmak zorunlu değil. Yatırımcılar başka bir Stacker’ı delege edebilir. Ve onun kazanacağı ödüllerden belirli bir fee(komisyon) karşılığında payını alabilecek. Bu çözüm şu anda Tezos(XTZ), Cosmos(ATOM) ve Algorand(ALGO) gibi kripto paralarda başarılı bir şekilde uygulanmakta.

Yeni consensus, yatırımcılar tarafından fazlaca beğenilmiş gibi duruyor. Açıklamanın ardından gelen sert yükseliş bu önermeyi doğrular nitelikte. Açıklama öncesinde $0.10 seviyelerinden işlem göre Blockstack, açıklamayla beraber $0.18 seviyelerine ulaştı. Neredeyse 80% artan kripto para çokça Stacker’a sahip olacak gibi görünüyor. Eğer bu consensus başarıya ulaşırsa diğer kripto paralar için de örnek teşkil edebilir. Önümüzdeki dönemde bu mekanizmanın etkilerini hep birlikte göreceğiz.

Zoom’un CIO’su Harry Moseley, geçtiğimiz günlerde merkeziyetsiz işyerlerinin geleceğini ve ürününü konuşmak üzere Coindesk’e bir röportaj verdi.

Zoom Video Communications, merkezi California San Jose’de bulunan bulut bilişim kullanarak video-konferans hizmeti veren bir şirkettir.

Zoom’un merkeziyetsiz olmamasına rağmen, kripto para proje iletişimleri için video-konferans aracı olmasıyla birçok insanın gözünde endüstrinin merkeziyetsiz topluluklarını birbiriyle iletişimde kalmasını mümkün kılan önemli bir uygulama.

Birçok alanda kariyer yapmış olan teknoloji uzmanı Harry Moseley, şimdi Zoom’un CIO’su olarak merkeziyetsizlik konusunu ele almak için CoinDesk’ten Michael Casey‘ye röportaj verdi. Röportajın tamamını buradan izleyebilirsiniz.

İnsandan çok iş alanı var!

Röportajın ilk odak noktası, yeteneklerin özellikle coğrafi olarak eşit dağıtılmamasıydı.

“İnsanlardan fazla işimiz var. Çalıştığınız yere, işinize yetenekli insan çekmek çok zor. Gerçekten çok zor ve yıllar geçtikçe daha da zorlaştı.”

Harry Moseley

Michael Casey’nin sonraki sorusu “İşbirliğini nasıl yapıyorsunuz? Coğrafi olarak dengesiz dağıtılmış işgücüne sahip insanları nasıl bağlıyorsunuz?” oldu.

“İletişimde önemli olan sadece kelimeler değil, ses tonu. En önemlisiyse beden dili. Zoom’un asıl önemli rolü de video-konferans sayesinde iletişimin en önemli etmeni sağlaması. Seçme şansımız olsaydı tabii ki hepimiz bir odada toplanmayı tercih ederdik. Ancak ne yazık ki bu her zaman mümkün olamayabiliyor.”

HARRY MOSELEY

Videoda geçtiğimiz günlerde Zoom’da bazı kullanıcıları potansiyel hack ihtimaliyle karşı karşıya bırakan güvenlik ihlalinden de bahsediliyor. Moseley bu durumun bir daha asla yaşanmasına izin vermemeyi amaçladığını söylüyor.

Ayrıca Moseley, güvenlik, regülasyon ve gizlilik haklarını da kapsayan takaslar olduğunun da dikkate alınması gerektiğini söylüyor.

“Güvenlik, gizlilik ve regülasyonlar arasındaki dengeye dikkat etmelisiniz. Regülasyonun kayması ki bu çok sık meydana gelebiliyor, büyük teknoloji şirketlerinin yenilik peşinden koşmasını engelleyebilir”

HARRY MOSELEY

Az önce attığı tweet ile Justin Sun, Warren Buffet ile yemeğinden bir kare paylaştı.

Daha öncesinde de Warren Buffet ile yemek yiyip kripto paralar hakkında konuşacağını belirten Sun, bu yemeği ertelemek zorunda kalmıştı. Fakat bugün yemek gerçekleşmiş gözüküyor.

Yemekte Tron, Bitcoin ve Tesla hakkında konuştuklarını belirten Sun, bir dahaki yemeğin 2030 yılında olacağını sözlerine ekledi. Yedikleri yemeğin $515 tuttuğunu belirten Sun, adisyonu içeren bir de fotoğraf paylaştı.

Buluşmayla birlikte Buffett ilk Bitcoin’ini almış bulunuyor. Sun attığı tweetle Warren Buffett’in cüzdanını da paylaşmayı unutmadı.

Buffett’a Samsung Galaxy Fold hediye ettiğini söyleyen Sun, telefonun içinde bulunan cüzdanda 1,930,830 adet Tron(TRX) bulunduğunu belirtti. Buffett ile beraberken bir transfer işlemi gerçekleştirdiğini de belirten Sun, Buffett’in ağın hızından çok etkilendiğini sözlerine ekledi.

Buluşmayla beraber Justin Sun’ın sözünde durup Buffett’i yemeğe çıkardığını gördük. Uzun zamandır topluluk tarafından beklenen bu buluşmanın Tron’un fiyatlamasına nasıl bir etkisi olacak hep birlikte göreceğiz.

200 USD’lik direnç seviyesisin aşılmasıyla Ethereum, Eylül 2019’dan beri görülmeyen beş ayın zirvesinde.

Gerçekleşen yükselişle beraber Ethereum 2020 yılının en yüksek seviyelerine ulaşmayı başardı. Şu sıralar 210 USD seviyelerinin üstünü yoklayan Ethereum 200 USD bandının üstünde tutunmayı başarabilecek mi göreceğiz. Hacimli geçişle birlikte belki de bu seviyelerin altı bir daha görülmeyebilir. Son yükseliş hareketi Ethereum’un market değerini 2 milyar USD arttırmış durumda. Bu hareketle Ethereum ikinci sıradaki pozisyonunu iyice sağlamlaştırdı. Ocak ayında 127 USD seviyelerinde dolaşan kirpto para, kararlı bir tırmanışla değerini 45% arttırmış durumda.

Benzer şekilde ETH/BTC paritesinde de iyi bir performans sergileyen Ethereum 24 saat içerisinde 4%, yılbaşından bu yana ise 21% değerini arttırmış durumda. Şu sıralar Ethereum fiyatı 0.02176 BTC seviyelerinde seyrediyor. Ethereum şu sıralar iyi bir yükseliş sergilese de, bu konuda yalnız değil. Demirbaş kripto paraların çoğu şu sıralar bu yükselişe eşlik eder durumda. Bütün market birlikte bir yükseliş yaşıyor demek de çok yanlış olmaz.

Özellikle Ethereum Classic(ETC), Dash(DASH), Zcash(ZEC) gibi kripto paraların diğerlerinden daha sert bir yükseliş gerçekleştirmesi bu noktada bahsedilmeye değer. Ethereum Classic’in yükseliş sebepleriyle alakalı analizimizi Muhabbit Özel haberimizdeki videoda Squanch anlatımıyla bulabilirsiniz.

Genel ani yükseliş için belirli bir sebep bulunmazken Bitcoin’in yukarı yönlü hareketleri marketi cesaretlendirmiş ve ölü toprağını üzerinden atmış olabilir. Bitcoin’in 9500 USD barajını aşmasıyla beraber markette daha kuvvetli hareketler görülmesi olası. Bu yükseliş markete yeni para girişinin ve yeni yatırımcıların dahil olmasının önünü açabilir. Aynı zamanda Binance’ın altcoinler için marjin işlemleri artırması ve neredeyse her hafta yeni bir altcoin için kaldıraçlı-vadeli işlemleri başlatması da piyasaya hareket getiren etmenlerden. Popüleritesini kaybeden IEO akımı şu sıralar yerini marjin ve vadeli işlemlere bırakmış durumda. Bakalım bu yeni akımın piyasadaki hakimiyeti ne kadar sürecek.

Ethereum altyapı çalışma ekibi Nimbus’un üyeleri geçtiğimiz günlerde, Aşama 0 doğrultusunda mobil Ethereum 2.0 test ağı denemesi yaptılar.

Nimbus Ağ Mühendisi Mamy Ratsimbazafy Salı günü sosyal medya hesabından paylaştığı gönderide; “#ethnimbus ekibi şu anda Brüksel’de ilk mobil Ethereum 2.0 test ağı ile oyalanıyor.” dedi.

2018’de Status Network tarafından kurulan Nimbus, Ethereum 2.0 işlemcisi yapmaya çalışıyor. Bu doğrultuda 2019’un Mart’ında bir Nimbus-Nimbus test ağı başlatan Nimbus, Ethereum Foundation‘dan Ethereum 2.0 çalışmalarına devam etmek için 650.000 dolarlık bir hibe aldı. Bu hibeyle beraber Nimbus’un 1,65 milyon dolarlık hibesi oldu.

Ratsimbazafy’nin söylediğine göre, testin başlamasından itibaren bazı hatalarla karşılaştılar. Geliştiricilerin bundan sonra ki planının bu hataların düzeltilmesi olduğunu iletti.

Şimdiye dek yapılan testler çoğunlukla Ethereum 2.0’ın kendine özgü teknik özelliklerine dayalıydı. Ancak tüm özelliklerini ortaya çıkaracak bir müşteri ile, eşdüzey bulma ve işleme, izleme, performans ve otomasyon gibi diğer unsurlarının da test edilmesi gerekiyor.

Ratsimbazafy Nimbus’un Ethereum 2.0 müşterisinin Beacon Chain’deki kendine özgü teknik özelliklerinin gelecekteki müşterilerle tümleştirmesi (integration) için hazırlık yaptığını söyledi.

“Ekibin 2020 yılındaki öncelikleri, hem masaüstü hem de mobil nodelarda çok yönlü bir test ağını sunup ona katılmak ve müşterileri denetleyip onları güvence altına almaktır. Tabii Ethereum 2.0’ın Aşama 1 ve Aşama 2’sini uygulamaya başlamak da bu önceliklerin gerekliliklerindendir.”


Nimbus’un test ağına katılmak isteyen geliştiriciler, Android telefonlarından veya tabletlerinden “Tutorial” kısmından manuel olarak kurulumu yapabilirler. Bununla birlikte, Nimbus uygulama mağazalarından indirmek için optimize etmeye devam edecek.

Bitcoin’e giden yol aslında hiçte kısa değil. Blockchainden dağıtık defter teknolojilerine, kripto paralar çok hızlı gelişen ve hangi yöne evrileceği çok kolay kestirilemeyen bir ekosistem. Sektördeki bir çok inovasyon henüz çok yeni, fakat yıllardır geliştiriciler bu konu üzerine yoğunlaşmış durumda. Bakıldığında ise uzun bir süreç içerisinde bu noktalara gelindi.

Kriptografi

1970’lerden önce kriptografi, gizlice askeriye ve casusluk firmaları tarafından kullanılmaktaydı. Fakat Dr. Whitfield Diffie ve Martin Hellman tarafından, Abd Hükümeti Veri Şifreleme Standardı internette yayınlandıktan sonra bu durum değişmeye başladı.

1980 yılında David Chum, Anonim Dijital Para hakkında uzun bir makale yayınladı. Makalesinde, Büyük Kardeşi Devre Dışı Bırakmak ve Kimliklendirme Olmadan Güvenlik tanımlamalarını yaptı. Sonrasındaki yıllarda bu fikirler bir harekete dönüştü.

Cypherpunkların Yükselişi

1992’nin sonlarında Eric Hughes ve iki arkadaşı bir grup kurdular. Grubun adı ”Cypherpunks” oldu. Cypherpunks terimi ”cipher(şifre)” ve ”cyberpunk” kelimelerinden türetildi. Devamındaki süreçte ise Eric Hughes ” Cypherpunk’ların Manifestosu’nu” ilan etti.

Mahremiyet, dijital çağda büyük bir gerekliliktir. Mahremiyet sır demek değildir. Mahremiyet tüm dünya tarafından bilinmesi istenmeyendir. Fakat sır ise kimse tarafından bilinmesi istenmeyendir. Mahremiyet tanımı bir yanlış öğrenmedir.

Cypherpunkların şuanki noktaya gelinmesinde payı çok büyüktür. Bu nedenle bazı önemli cypherpunklardan ve onların projelerinden burada bahsetmek istedim.

Jacob Applebaum: Tor Developer( Tor ağı halen CIA tarafından Deepweb’e erişim için kullanılıyor.)
Julian Assange: WikiLeaks kurucusu
Dr Adam Back: HashCash’in yaratıcısı
Braham Cohen: Bittorrent yaratıcısı

1997 yılında Dr. Adam Back HashCash’i yarattı. Sistem, mailler için bir anti-spam mekanizması olarak geliştirilmişti. Mail gönderme işlemine çok küçük bir maliyet ekleyerek spam maillerin ücretli olmasını sağlayarak spam maillerin önüne geçmeye çalıştı. Back, HashCash’in insanlar için kolay bir çözüm olduğuna inanıyordu. Çünkü bu işlem için bir hesap oluşturmaya bile gerek yoktu. Hatta ağın ”double spending” için bir koruma kalkanı bile bulunuyordu.

2000’li yıllara gelindiğinde, 1990’lı yıllarda ihtiyaç olan birbirlerinin projelerine destek olma durumu artık başlamıştı. Artık cypherpunklara göre, bir cypherpunk parası oluşturmak nihai hedefti.

2004 yılında Hal Finney, Reusable Proof of Work(RPOW) algoritmasını oluşturmayı başardı. Ağ, Bitcoin gibi kriptografik tokenlere sahipti. Fakat halen doğrulama, güvenlik prosedürleri ve double spending koruması merkezi bir sunucudan kontrol ediliyordu.

2005 yılına gelindiğinde Nick Szabo ”BitGold” duyurusunu gerçekleştirdi. Sistem Finney’in RPOW’una çok benziyordu. Açıklamada ise ”Finney’in RPOW’una benzer bir şekilde inşa edilmiş dijital token” sözleri yer alıyordu. Fakat BitGold’da bir arz sınırlaması mevcut değildi. Arz ağın çalışma miktarına göre değişiklik gösterecekti.

31 Ekim 2008 tarihine gelindiğinde ise bir Whitepaper yayınlandı. Satoshi Nakamoto isimli bir kişi yada bir grup manifestosuyla Bitcoin’i duyurdu. Yukarıda bahsettiğimiz projeler aslında Bitcoin’in bir anda yoktan var olmadığını kanıtlar nitelikte. Yapılan her bir çalışmanın bizleri Bitcoin’e biraz daha yaklaştırdığı söylenebilir. Bu noktada belki de her bir çalışmanın başarılı yönlerinin birleştirilip Bitcoin’i oluşturduğundan bile bahsedilebilir.

5 Şubat 2020 tarihli resmî basın bülteninde, uluslararası gıda güvenliği organizasyonlarından biri olan Neogen Corporation ile blockchain çözüm sağlayıcısı Ripe Technology‘nin birlikte hayvan genomiği ve gıda tedariği üzerine çalışacakları açıklandı.

Milyonlarca bilgisayarda bilgi bloklarını birbirine zincirleme yeteneğiyle blockchain, sistemin manipüle edilmesini zorlaştırmaktadır. Bu da gıda tedariği ve güvenliği alanında kullanım alanı bulmasına vesile olmuştur.

Gıda tedariğinde şeffaflığın korunması çok önemli bir olaydır. Gartner tarafından yapılan araştırmalarda, blockchain bu yıl gıda tedarik alanında etkili bir rol oynayamayacak gibi görünmektedir. Ancak blockchain hâlâ çok yeni ve gelişmekte olan bir teknoloji olduğundan, büyük şirketler tarafından tercih edilen bir teknoloji sistemidir.

Hayvan Genomiği ve Blockchain Entegresi

Genomiks, bir organizmanın tüm DNA dizisinin belirlenmesi ve hizalanması çalışmalarını içeren genetik biliminin alt dalıdır.

Neogen Corporation ve Ripe Technology ortaklığı, hayvancılık endüstrisinden tedarik zincirine ve dağıtımına kadar tüm üretim aşamaların takibinin yapılması için gerçekleşti.

Neogen’in CEO’su John Adent, hayvan genomiksine blockchain teknolojisini entegre etmelerinin arkasındaki nedenin kafessiz, gezen tavuklardan yumurta elde etmek ve ürünlerin kökenlerinin izlenebilirliği sağlamak olduğunu söyledi. Ayrıca blockchain teknolojisinin, ürün iadelerini en aza indirerek tedarik zincirindeki düzeltmeleri azaltacağını savundu. Blockchain’in potansiyelinin, Neogen ve müşterilerine son derece faydalı olacağını düşündüğünün altını çizdi.

“Ayrıca, Blockchain’in Neogen Laboratuvarlarında yapılan testlerin sonuçları da dahil olmak üzere kritik bilgilerin güvenli bir şekilde saklayabilmesi, gıda güvenliği ve hayvan genomiksinde işe yarayacağının başka bir kanıtıdır.”



Adent’a göre, Blockchain teknolojisini kullanarak;
– Bir ineğin genomik dizisi verimli bir şekilde çıkartılabilir
– Ne tür bir ürünle beslendiği bulunabilir
– Tıbbi geçmişi, ahır koşulları ve kalitesini bulunabilir
– En önemlisi sunacağı sütün miktar ve kalitesi bilinebilir.

İşte tam bu artıların üstüne basarak blockchain’in endüstrideki durumu nasıl tersine çevireceğini açıkladı Adent.

Blockchain alanında birçok şirket olmasına rağmen neden Ripe Technology’nin seçildiği sorusuna da mature.io’nun gıda üreticileri, çiftçiler ve tedarikçiler de dahil olmak üzere birçok endüstri elemanı ile çalıştığını söyledi. Bu yüzden Ripe seçiminin de bariz olduğunu ekledi.

Ripe Technology kurucusu Raja Ramachandran, pilot blockchain projesinin bir parçası olmaktan mutluluk duyduklarını ifade etti. “Neogen ile ortaklık kurmaktan gurur duyuyoruz.” diyen Ramachandran, her iki şirketin uzmanlığını ve teknolojilerini birleştirerek, gelişmiş veri odaklı ve kullanıcı merkezli ürünler oluşturabileceklerini umduğunu söyledi.

Blockchain ile genomik entegresi, bilim dünyası açısından da multidisipliner çalışmaların ne denli önemli olduğunu açıkça ortaya koymaktadır. Projenin başarılı olması hâlinde, blockchain’in temel bilimler açısından daha fazla kullanım alanı bulabileceği aşikârdır.