Muhabbit

Cross-Chain ve Multi-Chain Nedir? Vitalik Buterin Geleceği Nasıl Görüyor?

Sıkça duyduğumuz cross-chain ve multi-chain teknolojileri nedir? Detayına inerek anlayalım ve gelecekte bizi neler bekliyor, inceleyelim.

Cross-chain ve multi-chain aynı amaca hizmet ederler. Farklı blok zincirleri arasında bilgi ve veri akışını sağlamaya yarayan teknolojilerdir. Ancak bu iki teknoloji, kullandıkları metotlar ile birbirinden ayrışır.

Hep birlikte cross-chain ve multi-chain teknolojilerinin ne anlama geldiğini ve nasıl çalıştıklarını inceleyelim.

Cross-Chain Nedir?

Cross-chain ya da “çapraz zincir”; farklı blok zincirleri arasındaki iletişimi kesintisiz şekilde sürdürmeyi hedefleyen ve bu yolla blok zincirlerini birbirine bağlayan bir teknolojidir. Bu teknoloji ile; izole bir doğaya sahip blok zincirleri, kendi aralarında bir bağ elde etmiş olurlar.

Farklı ağlara sahip telefon şirketlerinin, birbirleri arasında aramalar yapabilmesi buna en iyi örnektir. Blok zincirleri de bu tarz bir ortak yapıya ihtiyaç duyarlar. Farklı blok zincirleri birbirlerine ne kadar çok bağlanabilirlerse, verimlilik de o kadar artacaktır.

Bu teknolojinin birincil hedefi; farklı blok zincirlerinin birlikte çalışabilirlik verimini artırmak ve kripto paraları ağlar arasında aktarabilmektir.

Cross-chain köprüleri, zincirler arası çapraz gönderimlerin yapılması için tasarlanmıştır. Kullanıcılar herhangi bir dönüşüme veya merkezi yapıya ihtiyaç duymadan ellerindeki tokenları ağlar arasında aktarabilirler. Daha basit bir ifade ile bu köprüler; blok zincirleri arasında bir ulaştırma görevi görürler. Fiziksel olarak inşa edilen köprüler, bölgeleri birbirine bağlarken cross-chain köprüleri ise ağları birbirine bağlar.

Cross-chain köprülerine; Tezos Wrap Protocol Bridge, Binance Bridge, Avalanche Bridge, Wormhole Token Bridge, SmartBCH Bridge, Ronin Bridge, Shuttle Bridge ve daha fazlasını örnek olarak gösterebiliriz.

İlginizi çekebilir: Cross-Chain Köprü Protokolü Wormhole, Saldırıya Uğradı!

Cross-chain köprülerine ilişkin bazı handikapları incelemek gerekirse:

Merkeziyetlilik

Merkeziyet kavramını daha iyi anlamak için; cross-chain köprülerinin nasıl çalıştığına biraz daha bakalım.

Elimizde bir miktar BTC bulunduğunu düşünelim ve bu varlığı Ethereum ağı üzerindeki bir DeFi protokolünde kullanmak istiyoruz. Bitcoin ağındaki BTC’lerimizi Ethereum ağına bir köprü kullanarak taşıyabiliriz. Köprü; taşıma esnasında Bitcoin ağındaki BTC’lerimizi tutar ve eş değer miktarını (WBTC, BTCB, renBTC, sBTC, iBTC gibi isimlendirilen farklı varlıklar olarak) taşıdığımız ağda mint eder (yaratır, ortaya çıkarır).

Aslında elimizdeki hiçbir BTC, Bitcoin ağından Ethereum ağına geçmemiştir. Bunun yerine elimizdeki BTC’ler Bitcoin ağında akıllı sözleşmeler ile kilitlenir ve aynı miktardaki varlık Ethereum ağında bir ERC-20 tokenı olarak üretilir. Bu yeni üretilen tokenları kullanarak Ethereum ağındaki DeFi protokollerinde işlem yapabiliriz. İşlemlerimizi tamamladıktan sonra elimizdeki varlığı yeniden Bitcoin ağına taşımak istediğimizde; akıllı kontrat bize tanımladığı ERC-20 tokenlarını yakar ve elinde tuttuğu orijinal BTC’lerimizin kilitlerini açar. Böylece varlığımızı Bitcoin ağında kullanmaya devam edebiliriz.

Köprüleri kullanmak, geleneksel yollardan daha uygun maliyetlere sahiptir. Eğer bu işlemleri geleneksel yollarla yapmış olsaydık; elimizdeki BTC’yi bir trade platformu üzerinde ETH’ye çevirmemiz gerekecekti. Ardından platformdan cüzdanımıza çekme işlemi yapacak, ve oradan da ilgili DeFi platformuna bağlayacaktık. Tüm bu işlemlerin geri dönüş yolunu da hesaba katarsak, ödeyeceğimiz işlem ücretleri istemeyeceğimiz kadar fazla olacaktı.

Cross-chain körpülerinde tüm bu avantajlara rağmen, bir merkezileşme bulunuyor. Kullanıcılar aktarmak istedikleri varlıklarını, köprülerde kilit altına almak zorunda kalıyorlar. Cross-chain köprüleri genel anlamda 2’ye ayrılıyor ve ayrıldıkları en önemli husus ise şu: Köprüye kilitlenen tokenlar kimin elinde tutuluyor?

Örnek olarak tüm WBTC’ler BitGo’nun kontrolü altında, bu da köprüyü merkeziyetli yapıyor. Bir diğer metot ise akıllı kontratları kullanarak köprüleri daha merkeziyetsiz yapmak. Burada kilitli varlıklar merkezi bir oluşum tarafından tutulmasa da; hacker’lar için her 2 çeşit köprü de önemli hedefler çünkü varlıklar o bölgede kilitlenmiş ve merkezi bir yoğunluk yaratmış durumda.

Vilatik Buterin Kaygılı

Ekosistemde, cross-chain köprülerinin güvenilirliği konusunda önemli tartışmalar da yapılıyor.

Ethereum Kurucu Ortağı Vitalik Buterin, Ocak 2022 tarihinde bir Reddit AMA etkinliğinde konu ile ilgili düşüncelerini yazmıştı. Buterin’e göre blok zincirlerinin birlikte çalışması gelecekte cross-chain’ler yerine multi-chain teknolojisi ile olacak.

İlginizi çekebilir: Vitalik Buterin Kimdir? Ethereum Nasıl Doğdu?

Buterin’e göre cross-chain köprüleri; dijital varlıkların blok zincirleri arasında geçiş yapmasına olanak tanıdığı için güvenlik risklerini artırıyor ve bunun için de yeterince iyi değiller. Cross-chain köprülerinde yerel olmayan kripto paralara yapılacak bir yüzde 51 saldırısının, ilgili blok zincirini ve zincirin yerel tokenını da kötü etkileyeceğini düşünüyor:

Ethereum ağı üzerinde 100 ETH’miz olduğunu düşünelim ve Ethereum yüzde 51 saldırısına uğrasın. Böylece blok zinciri üzerindeki bazı işlemler engellenir veya geri alınırlar. Saldırı her nasıl olursa olsun, bizim saldırıdan sonra yine 100 ETH’miz olur çünkü yüzde 51 saldırısını düzenleyen saldırgan bile bizim 100 ETH’mizi yok edecek yeni bir blok yaratamaz. Çünkü böyle bir blok, protokol kurallarına aykırıdır ve ağ tarafından reddedilir. Saldırganların hash gücünün yüzde 99 bile olduğunu varsaysak; geriye kalan yüzde 1 protokol kurallarına uyduğu için yalnızca onun blokları node’lar tarafından tanınırlar. Özetle Ethereum ağında yaşanacak bir yüzde 51 saldırısı; bir süreliğine ağı engellese veya ağın geri alınmasına sebep olsa da, sonunda yine tutarlı bir tablo oluşacaktır.

Şimdi bir de şunu hayal edelim: Elimizdeki 100 ETH’yi Solana üzerindeki bir köprü ile Solana’ya aktaralım ve elimizde 100 Solana-WETH olsun. Ethereum ağı yine yüzde 51 saldırısına uğrasın. Bu esnada saldırgan elindeki ETH’leri Solana-WETH olarak deposit etsin ve Solana tarafından bu işlem onaylansın. Ardından saldırgan Ethereum tarafında işlemi geriye döndürsün. Bu andan itibaren Solana-WETH kontratı tam olarak arkalanamaz ve belki de elimizdeki 100 Solana-WETH artık 60 ETH değerinde olur. Bir köprü tamamen doğrulama konsensüsüne göre çalışan bir ZK-SNARK ile korunsa dahi, saldırganlar yüzde 51 saldırıları ile varlıkları çalabilirler.

Problem; 2 blok zincirinden daha çok blok zincirine geçiş yaptığımızda daha da büyüyor. 100 adet blok zinciri olduğunu düşünelim ve bu zincirlerdeki her merkeziyetsiz uygulama, diğerleri ile birçok bağımlı yapı oluşturacak. Herhangi bir zincire yapılan yüzde 51 saldırısı ile tüm sistem domino taşı etkisiyle ekonomik olarak yıpranacaktır. Bu yüzden her blok zincirinin kendi ekosistemini oluşturmasını ve Ethereum uygulamalarının Ethereum uygulamalarıyla, Avalanche uygulamalarının ise Avalanche uygulamalarıyla bağlılık kurmasından yanayım.

Vitalik Buterin’in cross-chain’ler ile ilgili kaygıları; cross-chain köprülerinden bazılarına düzenlenen saldırılar neticesinde gerçeğe dönüştü.

İlginizi çekebilir: Axie Infinity’nin Ronin Köprüsünden 600 Milyon Dolar Çalındı!

Ancak bazı köprüler ise hala bir saldırıya uğramış değil. Avalanche Bridge ve Binance Bridge bunlara 2 önemli örnek.

Multi-Chain Nedir?

Multi-chain (ya da çoklu zincir) teknolojisine baktığımızda; her projenin en az 2 blok zinciri üzerinde aynı anda bulunması gerektiğini görüyoruz. Bu sayede birden çok blok zinciri arasında kolay iletişim sağlanabiliyor. Kendisini multi-chain projesi olarak tanımlayan 2 önemli marka Polkadot ve Cosmos olarak karşımıza çıkıyor.

İlginizi çekebilir: Cosmos (ATOM) Nedir?

Multi-chain ekosistemleri; genellikle Layer 0 (Katman 0) olarak anılıyor ve cross-chain köprüleri üzerindeki güvenlik problemlerini çözebileceklerini iddia ediyor.

Polkadot; bir “sharded multi-chain” ve kullanıcılar birden çok blok zinciri üzerinde, bir blok zincirinden diğerine aktarım yapmadan aynı anda işlemlerini gerçekleştirebiliyorlar. Bu teknoloji; geliştiricilerin “parachain” adı verilen kendi blok zincirlerini ana zincir yapısı üzerinde oluşturmalarına yardımcı oluyor.

Özet olarak multi-chain teknolojisi; bugün birçok Layer 1 blok zinciri projesinin de üzerinde çalıştığı bir teknoloji. Bu teknoloji ve çalışmalara verilebilecek en çok öne çıkan örnek ise Avalanche subnet’leri olabilir. Her blok zinciri, kendi ekosistemini kurmak ve kendi blok zinciri üzerine yatay büyüme sağlayarak yeni blok zincirleri eklemek istiyor. Bu teknoloji aynı zamanda ölçeklenme problemine de çözüm sağlıyor.

İlginizi çekebilir: Avalanche (Avax) Alt Ağlar (Subnets) Nedir? Sonsuz Ölçeklendirme Mümkün mü?

Multi-chain teknolojisi henüz gelişme aşamasında ve gelecekte endüstrinin, cross-chain çözümleri yerine multi-chain çözümlerini kullanarak yola devam etmesi daha olası görünüyor.

Daha fazla Nedir haberi için: Nedir Haberleri

Daha fazla Nasıl haberi için: Nasıl Haberleri

Daha fazla Blockchain haberi için: Blockchain Haberleri

Gelişmelerden ve son dakikalardan haberdar olmak, kripto para dünyasında aktif bir yer edinmek istiyorsanız Telegram kanalımıza bekliyoruz

Son Yazılar

Exit mobile version