Kripto paraların ve dijital varlıkların hızla geliştiği bu zamanlarda, DeFi’ın ün kazanmasına dair kesin bir kırılım noktası tespit etmek çok olası değil. Ancak şunu biliyoruz ki 2020 yılı DeFi için önemli bir dönüm noktası oldu.
DeFi Hızlı Büyüdü
Aralık 2019 tarihinde DeFi ekosisteminde bulunan kilitli varlıklar (TVL) 700 milyon dolar değerindeyken bu rakam 2020 yılında 20 milyar dolar seviyesine ulaştı. Bugün ise DeFi ekosistemindeki varlığın 200 milyar dolar civarında olduğu tahmin ediliyor.
DeFi, geleneksel finansal kuruluşlarının yapabildiği şeylerin çoğunu yapabilme yetisine sahip. Faiz geliri elde etmek, borç almak, borç vermek, sigorta hizmeti satın almak ve ticaret yapmak gibi. Ancak tüm bunları daha hızlı yapıyor ve hiçbir aracı ile kağıt kalem kullanılmadan.
Bu bir peer-to-peer (uçtan uca) modeli. Burada sınırlar yok ve herkese açık. Wall Street ya da City of London için DeFi, önemli bir dijital alternatif haline dönüşüyor. Daha adil bir finansal piyasanın kapılarını aralıyor ve interneti olan herkes sisteme dahil olabiliyor.
İlginizi çekebilir: DeFi Nedir?
MakerDAO olarak bildiğimiz ilk DeFi platformu, bu sektörün bir öncüsü oldu. Bu platform ilk olarak bir borç alma-verme platformu olarak devreye alındı ve DAI piyasaya sürüldü. DAI ilk merkeziyetsiz stable coin oldu ve Ethereum ağı üzerinde yaratıldı. Maker, söz konusu kilitlenmiş ETH miktarı olduğunda hala en çok rağbet gören platformlardan birisi.
DeFi sektörünün büyümesi adeta durdurulamaz bir hal aldı. Finans enstitülerinden kripto para borsalarına kadar birçok kurum DeFi sektörüne adım attı. Bunlardan biri de Coinbase oldu ve geçtiğimiz günlerde DeFi kullanarak stable coin sahiplerine gelir modelleri vadedeceğini açıkladı.
Coinbase haberleri için buraya bakabilirsiniz.
Kurumlar Gözünü DeFi’a Dikti
Geçtiğimiz zamanlarda State Street, Fidelity ve Bank of New York gibi kurumların kripto para ekosistemine yatırım yaptığını ve şimdiden çeşitli hizmetler sunduğunu biliyoruz. Bu 3 kuruluş, Wall Street’in en önemli ve geleneksel 3 finans kurumudur diyebiliriz. Dexalot COO’su Tim T Shan; “Bu kurumların bu hamleleri bize bir şeyler söylemek istiyor olabilir.” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor:
State Street, 40 trilyon dolardan fazla bir varlığı idare eden bir banka. Geçtiğimiz yıl State Street, özel müşterileri için kripto para hizmetleri sunan özel bir dijital hizmet başlattı. Bunun yanında, geleneksel ABD yatırımcılarının Bitcoin ile ilgili işlemler yapmaya başladıklarını görüyoruz.
İlginizi çekebilir: Dexalot Nedir?
DeFi ürünlerinin ilk dalgası “borç alma, borç verme ve staking” üzerine kurulmuş da olsa, bazı kimseler için gelecekte DeFi bununla da sınırlı kalmayacak. Bir başka DeFi platformu olan Unizen‘in CBO’su James Taylor, konu ile ilgili şu ifadelerde bulunuyor:
Kurumların DeFi alanındaki sabit gelirlere ilgi duyduğunu görüyoruz. Çünkü DeFi gelirleri geleneksel piyasa gelirlerinden daha fazla. Kurumların DeFi’a çekilmeleri ise, daha yüksek getirili ve daha riskli DeFi ürünlerinin açığa çıkmasına olanak sağlıyor.
Bu ise şu anlama geliyor: DeFi ürünleri bir rekabet içerisine girmeye başladı ve müşterilerine daha çok gelir sunmak istiyor. Burada olası riskler devreye giriyor ve düzenleyicilik önem kazanıyor.
DeFi Büyüdükçe, Regülasyonlar da Gerekiyor
Hızlı bir büyüme gerçekleştiren DeFi, kaçınılmaz olarak global ölçekteki düzenleyicilerin de dikkatini çekmeye başladı. ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC) Başkanı Gary Gensler, DeFi’ın merkeziyetsizliğinin bir tehlike içerdiğine ve düzenlenmesi gerektiğine inanıyor. DeFi teknolojisinin bir uzantısı olan DAO’lar için ise (Merkeziyetsiz Otonom Organizasyon), kurumsal kimlik tanımlamanın zorluğuna dikkat çekiyor.
İlginizi çekebilir: SEC Nedir?
DeFi alanındaki mevcut boşlukların nasıl doldurulacağı konusunda mevzuatı inceleyen Senato ve Temsilciler Meclisi’nden beklenen, yatırımcıyı koruyucu düzenlemelerin bir an önce gelmesi. UHDC CEO’su Steven Becker, konu ile ilgili şunları söylüyor:
Okyanusları düzenleyemezsiniz. Ancak limanları, gemilerin güzergahlarını düzenleyebilirsiniz.
Bir DeFi varlık yönetim platformu olan HyperDEX‘in yönetim kurulu üyesi Stefano Jeantet ise, konuyla ilgili şu ifadelerde bulunuyor:
Geleneksel kurumsal yatırımcılar DeFi’a ilgilerini artırdı. Daha iyi düzenlemeler ile bu teknoloji yıkıcı bir hal almaktan yapılandırılmış bir temele dönüşecek. Böylece DeFi, geleneksel yatırımcılar için dost canlısı bir alternatif olacak.
İlginizi çekebilir: DAO Nedir?
Gelecekte Neler Olacak?
VALK‘ın yaptığı araştırmaya göre kurumsal yatırımcıların ilgisi DeFi’a yoğunlaşıyor. Bugün kurumsal yatırımcıların yüzde 30’u, herhangi bir DeFi platformuna yatırım yapmış durumda. Diğer bir yüzde 39 ise önümüzdeki 6 ay içerisinde yatırım yapmayı planlıyor.
Verilere dayanarak yapabileceğimiz yorum ise şu; bir “mass adoption” yani kitlesel ilgi henüz oluşmuş değil. Ancak kurumların DeFi teknolojisini test etmeye başladıkları görünüyor. Aynı çalışmanın sonuçlarına göre kurumsal yatırımcıların yüzde 52’si, güvenlik konuları hakkında endişeli ve yatırımlarını artırmak için düzenlemeleri bekliyor.
DeFi kısa zamanda çok yol almış olsa da, daha gidecek epey yolu var. O yolları da aştıktan sonra Wall Street ya da City of London’ın yerine geçmesini bekleyebiliriz.
DeFi’ın ihtiyacı olan belki de en önemli şey ise, kurumsal yatırımcıların yatırımlarını izleyebildikleri gerçek-zamanlı gelişmiş enstrümanların varlığı. Henüz DeFi alanında bu tip gelişmiş enstrümanlar bulunmuyor. Cüzdan teknolojileri ve benzeri teknolojiler, kurumsal yatırımcıların ilgisinin artması için geliştirilmeye devam edilmeli.
Daha fazla DeFi Haberleri için: DeFi Haberleri
Gelişmelerden ve son dakikalardan haberdar olmak, kripto para dünyasında aktif bir yer edinmek istiyorsanız Telegram kanalımıza bekliyoruz.