Radyo ile Büyüyen Çocuklar Bugün NFT Dünyasında! maNga ile Özel Röportaj Sizlerle!
NFT koleksiyon hazırlığında olan ve Antroposen 001‘in lansman konserinde NFT bilet satışı yapan Türkçe alternatif rock müziğinin MTV ödüllü öncü grubu maNga ile hem müziğin evrimi hem de geleceği hakkında konuştuk.
NFT nedir? İçeriğimizi okumak için tıklayınız!
Tüm dünyada NFT’ ye olan ilgi Türkiye’de de paralel bir şekilde devam ediyor. Sinema, resim ve heykel derken artık müzik de bu dünyanın bir parçası haline geldi.
Tam 18 yıldır hayatımızda olan maNga, çıktığı ilk günden itibaren teknolojik gelişmeleri takip eden bir müzik grubu olarak sürekli çağının ötesinde kendini yeniledi. Fakat bu yeniliklere ayak uydururken insanların robotlaşmasına şiddetle karşılar! Çünkü sanat, hisseden birinin hissedecek birine ulaşması…
Ferman Akgül, Özgür Can Öney, Yağmur Sarıgül ve Cem Bahtiyar ile sizler için müziğin derinliklerine girdik.
Merhaba herkese! Aranızda ilk kimin aklına geldi NFT dünyasına girmek?
Ferman: Merhaba! Bundan neredeyse bir sene önce Özgür ile beraber Yapımcı Necati Kocabay’ın evinde sohbet ediyorduk. Ardından Necati bize blockchain ve NFT dünyasından bahsetti. Bu konu hakkında uzunca sohbet ettik. Ardından başka yerlerden telefonlar almaya başladık. Bu konuyla ilgili çalışmalar yapmamız gerektiği hakkında…
Bu arada Bilişim Vadisi ile ilgili birçok şey yapıyorum. Bilişim Vadisi, TUBİTAK ile beraber NFT projeleri yapıyor ve birkaç sanatçı ile çalışıyorlar. Bizimle iletişime geçtiler. ”Ne yapabiliriz” diye…
Biz sanatçılar; albüm çıkartıyoruz ama eskisi gibi fiziki ürünler çıkmıyor, örneğin poster yok mesela afişler çoğunlukla dijital ortamda sergileniyor. Bu açıdan bakınca NFT kervanına katılmayı soğuk bulmadık.
Neden özellikle sizi NFT sektörüne çekmeye çalıştılar?
Ferman: Aslında bunun sebebi oldukça basit çünkü biz sıklıkla animasyon kullanan bir grubuz.
Cem: İlk klibimiz metaverse dünyası için çok uygundu.
Ferman: Evet az önce dediğim gibi çok fazla animasyon ve çizim kullanan bir ekibiz. İlk bizim dijitalleşmemiz lazımdı. Eğer eskisi gibi fiziki ürünler çıkmayacaksa daha farklı yollar izlenebilir. Mesela bu albümün plağını daha geç çıkaracağız. O plağın kapağı için bir grafik sanatçısı haftalarca uğraşıyor ve biz bunu dijital müzik kanallarına yüklediğimizde o kapak küçücük bir şeye dönüşüyor.
Tüm bunların yanında elimizde birçok taslak çizimimiz var. Animasyonlar için binlerce çizimimiz var. Tüm bunlar bizim NFT dünyasına girmemiz için yardımcı oldu.
Ardından, NFT bileti ile başlamaya karar verdik ve 19 Aralık 2021’de Bostancı Gösteri Merkezinde sanırım dünyanın ilk NFT biletini biz sattık.
Özgür: Yanılmıyorsam 8 tane bileti çok kısa bir süre içerinde hızlıca sattık.
Ferman: Bu arada bu biletleri satın alanlar sadece bilet almadı aynı zamanda bizimle de tanıştılar. Güzel bir etkinlik hâline dönüştü diyebilirim.
Yakın zamanda bir projeniz var mı?
Ferman: Evet! Maskotumuz SPA’nın bir NFT koleksiyonunu çıkarmayı düşünüyoruz. Fikirler bizim, çizerlerimiz bizim bu fikirlerimizi çiziyor ve en güzel hâle getiriyor.
O zaman bu alanda başka bir ekiple mi çalışıyorsunuz?
Özgür: Bu çizimlerin blockchain teknolojisine aktarılması için ayrı bir ekip çalışıyor. İşin Türkçesine dönersek, bizim yaş grubumuz ‘’dijital göçmen’’ olarak tanımlanıyor. Tamam çocuklarımız bu teknolojide doğdu ama biz radyo ile büyümüş, siyah beyaz televizyonları izlemiş bir nesiliz. Sadece dijital ortamda ürünlerin alım-satımı olması ilginç elbette, geçmişe bakınca biz de bir yandan oyun kültürü ile büyüdük. Ferman’ın söylediğine ek olarak şunu söyleyeyim. Dijital biletin fiziki bir karşılığı olması bizi mutlu etti. Hayranlarımızla etkileşim hâlinde olmak bizim hoşumuza gitti.
Tansu Yeğen ‘’Bir Kadın Çizeceksin’’ şarkınızın klibini ‘’maNga metaverse’te konser verdi’’ diye paylaşmıştı ve Twitter’da bir hayli ilgi gördü…
Cem: O klibimiz 2004 yılında çekildi. Hatta yapımı 2002’de başladı. Ferman’ın bir arkadaşı yapmıştı.
Ferman: Dijital sektörle alakalı birçok şeyi o kadar hızlı yaptık ki, o dönemde henüz sektör bize hazır değildi. 2004’te animasyon klibimiz çıktı. Oyunlarımız çıktı, bizimle alakalı modeller yapıldı. Güney Koreli bir oyun firması bizim bire bir benzerlerimizi modelledi. Oyunun adı ZombiRock… Bizim karakterlerimizle kullanıcılar oyun oynuyor hâlâ…
Özgür: Bu oyun şirketi ile Türkiye’deki bir şirket arasındaki anlaşma bozulduğu için oyun sürüncemede kaldı. Karakterlerimiz sanal ortamda yapayalnız kaldı. Üzülüyorlar… (Gülüyor) İşin şakası bir yana bunun kliple bağlantısını konuşacak olursak Yağmur ilk maNga ismini buldu. maNga 500 yıllık bir kültür aslında bir çizim sanatı ve biz de o anime karakterlere, o hayal gücünün getirdiği özgür ruha çok aşinayız. Biz bu kültürle büyüdük.
Ferman’ın Gazi Mimarlık okuyan arkadaşları düşünün o teknoloji ile iki bilgisayarı birbirlerine bağlayarak bir dünya yarattılar. Maskotumuz olan SPA aslında bir dijital karakter!
Gerçekten o döneme bakınca Maskotunuz olan SPA öngörülü bir yaklaşımmış…
Özgür: Maskotumuz SPA aynı zamanda bir avatar biz uzaya gidemeyiz ama o gidebilir. Biz suyun altında 5000 metre altına giremeyiz ama SPA gidebilir. Bu karakter bazen platonik olarak bile bir kadına aşık oluyor. Bir kadın çizeceksin klibinde, şehrin üstünde konser veriyorduk ve hepimizin karakterleri vardı. Yağmur’un kanatları vardı, ben ve Cem farklı karakterlerdik. Bir tek Ferman normaldi. (Gülüyor) bu klibi 2004 yılında yaptık. Tam 18 yıl geçmiş. Şimdi düşününce gerçekten öngörülü bir durum.
O zaman sizden bu dijital dünyaya ayak uydurmanız daha çok beklenecek değil mi?
Özgür: Biz hep yapmak istiyorduk ama şöyle bir gerçek var. Animasyon mevzusu oldukça masraflı. Pahalı olmasının yanında zaman harcanması gerektiren bir durum var. 30 saniyelik bir görüntü için 2-3 hafta zaman ayırmak gerekiyor.
Bu teknolojinin ötesinde müziği neler bekliyor?
Ferman: Rock’n Roll geri dönecek!
Cem: Bana canlı müzik hiç bitmeyecek gibi geliyor çünkü ne kadar dijitalleşirsek bile, istediği kadar algoritmalar, robotlar olsun yine de işin içinde insan faktörü var. İnsanların eli değmeden başka insanlar müzikten tat alamıyorlar. Mesela elektronik müzikte de DJ var yani yine bir insan dokunuşu var.
Bizim görüşümüz, bilmiyorum diğer çocuklar katılır mı? Müzik yapma işinde insanın parmağı her zaman olacak ama müziğin icra edildiği ortamlar değişecek. Belki de böyle kalabalık konserler kalmayacak herkes hakikaten avatarı ile konsere gelecek, atıyorum VR gözlüğünü takacak ve evinden konsere katılacak.
Dinleyiciler bu şekilde müzikten gerçekten zevk alır mı?
Cem: Bilmiyorum görmek lazım… Biz biraz old school adamlarız. Gerçekten konserlerimizde o insan coşkusunu hisseden bir grubuz. Hani elbette onun da bir tadı vardır… Daha önce denemedik ama…
Metaverse üzerinde konser yapmak ister misiniz?
Ferman: Sürekli o kadar çok şey çıkıyor ki… Verebiliriz tabii ki sadece geleceğin konser formatı o olmasın. Gerçek hayatta konserler bitmeyecek ve sonsuza kadar devam edecek.
Özgür: Ben pek istemem ama teknolojik gereklilikler var. Türkiye’de %10 engelli birey var. Doğru düzgün sokağa çıkamayan insanların sanal bir evren içinde gezinmesi insanlarla etkileşim içinde olması çok güzel bir şey. Sırf tüketim kültürüne yönelik olması korkunç. Sürekli sanal ortamda olmak insanın tabiatına aykırı. Ki şimdi bile yapıyoruz. İnternetten her şeyimizi karşılıyoruz.
Ferman: Buna katılıyorum. İhtiyaç halinde teknolojiyi kullanmak harika bir şey fakat bunu sadece bir sektör olarak kullanmak, insanların robotik bir duruma getirilmesi korkunç geliyor.
Cem: Evde çalıyorsun ama avatarın sahnede, insanlar avatarlarıyla gelip seni izliyor. Tamamen sanal bir ortamda…
Yağmur: Beni asıl korkutan insanların avatarı değil yapay zeka! Yapay zekanın yaptığı şeyleri kaygıyla izliyorum. Çünkü gittikçe gelişiyor ve şarkı yazan yazılımlar var mesela. Örnek veriyorum bazı şeyleri yüklüyorsunuz ve o sistem bir maNga şarkısı üretebiliyor!
Müzik bu şekilde kaliteli olur mu?
Yağmur: Belki çok çok kaliteli olacak ama o duygu olacak mı?
Özgür: Yanlış hatırlamıyorsam bir matematik mühendisi bir robot yapıyor ve robot bir kalem ve düz kağıtta yazı yazıyor. Türkçede en çok kullanılan isimlerle bir karakter yaratılıyor. Adını Deniz Yılmaz koyuyor. Son 50 yılda yazılan birçok eseri yüklüyor. İçinde arabesk müzik sanatçılarından tutun Özdemir Asaflar bile var ve bu kelimeler düzleminde bir algoritma yaratıp bir şiir yazmasını istiyor. Ardından bu şiirlerinden oluşan bir kitap çıkıyor…
Gerçekten inanılmaz… Peki bu şiir kitabı ne hissettirmiş acaba?
Özgür: İşte bu konuyu başlatan mevzu… Yağmur’un söylediği gibi yazarın kim olduğunu bilmezseniz bir şey hissedemezsiniz ki sonuçta herkesin üretmesi gerekiyor.
Ferman: Bilmiyorum bence herkes her şeyi üretmek zorunda da değil, her teknolojiyi kullanmak zorunda da değil. Mesela biz NFT’ye çok para kazanalım diye girmedik. Yaptığımız sanat değerini değerlendirmek için harika bir oluşum olduğunu düşünüyoruz. Biz bu yüzden girdik. Sadece para kazanmak için NFT çıkaran sanatçılar kaybedecek. İleriye dönük önemli projeler yapabileceklerini düşünmüyorum.
Şu beni irite etmeye başladı! ‘’Kaset bitti CD başladı.’’ , ‘’CD bitti hadi dijitaldeyiz.’’, ‘’Aaa plak geri döndü!’’. Bazen eskiye döndürmeye çalışıyorlar işte kaset geri döndü vs vs, biz deneme tahtası mıyız? Tamamen tüketim sektörüne dönünce bu durum can sıkıyor.
Bu keyifli röportajda, teknolojiye sonuna kadar ayak uyduran fakat bunu insani duygulardan arınmış şekilde oluşmasına karşı bir yaklaşım gördüm.
Opensea nedir içeriğimizi okumak TIKLAYINIZ
Sizler için hazırladığımız özel içerikleri okumak için lütfen tıklayınız: Muhabbit Özel
Gelişmelerden ve son dakikalardan haberdar olmak, kripto para dünyasında aktif bir yer edinmek istiyorsanız Telegram kanalımıza bekliyoruz.
