Ulusların Zenginliğinden Merkeziyetsiz Finansa!
18.YY’da Adam Smith “Ulusların Zenginliği” adlı kitabında; devletin elinde fazla miktarda külçe altın bulundurmasının önemini vurgulayan teoriye karşı çıktı. Benzer şekilde kitabında, toprağın değerin temel kaynağı olduğuna ilişkin görüşünü de reddetti ve bunun yerine emeğin önemini öne sürdü.
“Ulusların Zenginliği“nde savunulan merkezi fikir; bir karmaşa halindeymiş gibi görünen serbest pazarın aslında kendi kendini ayarlayan, toplumun istediği ve gereksinim duyduğu türde ve miktarda malı otomatik olarak üretme eğilimi gösteren bir mekanizma olduğudur. Örneğin, istenen bir ürünün pazara yeterli miktarda sunulamadığını varsayalım. Doğal olarak, fiyatı artacak ve daha yüksek fiyat, bu malı üretenlere daha fazla kar sağlayacaktır. Yüksek kardan dolayı diğer üreticiler de bu malı üretme isteği duyacaklardır.
Sonuçta üretimde sağlanan artış, piyasada başlangıçta var olan darlığı azaltacaktır. Dahası, artan stoklar, çeşitli üreticiler arasındaki rekabete bağlı olarak, malın fiyatını “doğal bedeline, yani üretim maliyetine indirme eğilimi ortaya çıkaracaktır. Kimse piyasadaki darlığı gidererek topluma yardımcı olmak niyetiyle bir şey yapmamış, buna rağmen sorun çözülmüştür.
18. Yüzyılda Merkezi yapılar (Krallıklar Devletler İnanç Meclisleri vs.) ” yönetemedikleri hiçbir şeyin kendilerine ait olmadığı” düşüncesini benimseyen yönetim sergilerken, şükürler olsun ki kalıplarının dışına çıkmış ve” Bırakınız yapsınlar” terimine uygun daha az merkezi bir finans sistemini denemişlerdir.
Smith’in deyişiyle “Herkes kendi çıkarını düşünür” ama, görüldüğü gibi “görünmez bir el tarafından hiç niyetli olmadığı bir sona doğru götürülür”. Ancak serbest rekabetin önünde engeller varsa, “görünmez el” işini gerektiği gibi yapamaz. Dolayısıyla Smith, serbest ticarete inandı ve yüksek fiyat tarifelerine şiddetle karşı çıktı. Aslında, devletin iş hayatına ve serbest pazara yaptığı müdahalelerin çoğuna karşıydı. Bu tür müdahalelerin hemen her zaman ekonominin verimini düşürdüğünü ve eninde sonunda toplumun daha yüksek bedeller ödemesine yol açtığını öne sürdü.
Daha fazla özgürlük için Adam Smith, Cypherpunk akımı, Satoshi Nakamoto gibi öncülerin mevcut finansal sisteme başkaldırışları sonunda, yaklaşık 200 yılık bir dönemde dünyanın büyük bir bölümünde uygulanan “sözde” serbest piyasa sistemi bizi günümüze kadar getirdi.
2020 dünyasının avantajları ile bizler “merkeziyetsiz finans” konusunda neredeyiz?
Bir sonraki yazımda blockchain ve DeFi konusularını işleyip, DeFi uygulamalarına da bir örnek vereceğim…
Yazar: Kaptan Coin