Doç. Dr. Veysi Çeri; ”Uçaktan korkan birine, metaverse evreninde uçağa binmesini sağlayıp, bu fobisiyle yüzleştirebiliriz.”
Genç ve çocuk psikiyatristi Doç. Dr. Veysi Çeri ile yeni teknolojilerin, çocuklar üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini konuştuk.
Muhabbit özel serimizde, tüm bu soruları sorduğumuz özel röportajımız sizlerle!
Merhaba, kişilik veya benlik dediğimiz yapımız, kısaca anlatırsak şöyledir:
Her insanın, zihinsel işleyiş tarzı birbirinden farklıdır. Bizler doğduğumuzda, zihinsel bir işleyişe sahip değiliz. Zihinsel işleyişten kastım; ben kimim, neyim, dünya nasıl bir yerdir vb. sorulardır.
Bizler bebekliğimizde, sürekli etkileşim içindeyiz. Çevreden aldığımız duyusal girdiler sonucunda artık yavaş yavaş az önce sorduğum soruları sormaya başlarız. Dünya nasıl bir yer, biz neyiz, kimiz gibi… Zamanla çevreden aldığımız etkileşimler ise bizi yavaş yavaş şekillendiriyor ve inşa ediyor.
Bugün, karşımda siz varsınız. Bugüne kadar sizi siz yapan etkenleri düşünürsek önce; ilk 3 yaş sonra ilk 6 yaş ve daha sonra ilk 18 yaşınızdaki yaşadıklarınız sizi belirliyor. Sizin dünyaya bakış açınız, duygularınız, aslında her şeyi belirleyen bu yaşlarda yaşadığınız olaylar ve etkileşimlerdir.
Bizi biz yapan şeyler, işte bu deneyimlediğimiz olaylar aslında… Bugün ekranların çok sık kullanımı bizi etkileyecek. Şuna değinmek istiyorum; Bugün 25- 30’lu yaşlardaki insanların bu teknoloji ile kişiliklerinin benliklerini çok etkileyeceğini düşünmüyorum. Tabii ki aşırı kullanım olursa sıkıntı olabilir…
Evet doğru! Zamanında, içerikleri seçme şansımız yoktu. Tamam, biz televizyon çocuğuyduk ama hatırlarsanız çocukların izlemesi için çok fazla içerik çıkmazdı ve zaten yoktu. Bu yüzden daha az ekran başında olurduk.
Ekran karşısında iki saat durmak sorun değil, bunun çok daha fazlası sorun. Biz sağlık açısından iki saatten fazlasının zararlı olduğunu düşünüyoruz. Kısacası buradaki kilit nokta ‘kullanıcı süresi’
Şunu da eklemem gerekirse; biz tam anlamıyla televizyon çocuğu değildik. Sokaklarda oynayan çocuklardık.
Bizim ilk yıllarda yaşadıklarımız iç dünyanımıza bir zemin oluşturuyor. Biz buna gerçeklik diyoruz. O dönemler yaşadıklarımız birbirine ne kadar benziyorsa, aynı zeminde buluşma, birbirimizi anlama ve benzer duygular hissetme ihtimalimiz de bir o kadar artıyor.
Elbette ki öyle, tabii ki kalite tartışılır bu konuda emin değilim ama kendi uzmanlığıma dayanarak şunu söyleyebilirim; kopukluk, yani bu ortak anıların olmaması kişiler arasında iletişim bozukluğuna neden oluyor.
Bunu görüyoruz zaten… 80’lerde doğan çocuklar ve 90’lar, 2000’lerde doğan çocukların sosyalliği aynı değil. Sosyal iletişim ve etkileşimi çok farklı. Mesela pandemi çocuklarını gördüğümde, dikkat ettiğim şey şu oldu; insandan çok, eşyalar ve nesneler daha çok ilgilerini çekiyor.
Ekranda çok fazla kalan çocukların sosyalliğini daha az görüyoruz. Tüm duyuların kullanılmasının ise dış dünyadaki etkileşimle çok önemli olduğunu biliyoruz.
Şunu söylemek istiyorum; benim için sanal ile gerçek farkı, birine dokunabiliyorsan ve hissedebiliyorsan gerçektir. İlk yaşlardan itibaren artırılmış gerçeklikle tanışmış çocuklar için gerçek dünya ve sanal dünyanın çok farkı olmayabilir. Aynı etkiyi hissedebilir.
Eğer gerçek dünyadaki duyuları, sanal evrende de kullanırsak evet belki de bir farkı olmayacak ama şizofrenik bir durum oluşturabilir diye düşünüyorum. Hayal ettiğiniz şeyi eğer gerçeklikten ayıramıyorsanız zaten bu durum ortaya çıkıyor.
İlginizi çekebilir: Metaverse Nedir?
Aslında bununla ilgili direkt bir şey söylemek çok zor! Çünkü bu, internetin çok ötesinde bir durum. Oradaki deneyimler, muhtemelen kişiliği şekillendirecek.
Olumlu olarak, bazı fobileri aşmada önemli bir rolü olabilir. Uçaktan korkan birine, sanal evrende uçağa binmiş gibi yaptırıp bu durumla yüzleşmesini sağlayabiliriz.
Psikiyatri görüşmeleri için fayda sağlar mı bilmiyorum ama bugün online olan görüşmeler metaverse’te yapılabilir. Zaten bununla ilgili haberler duyuyorum. Faydasını ve zararlarını deneyimleyip göreceğiz.
Onun dışında ise psikolojik olarak çok faydaları olabileceğini sanmıyorum ama sosyal fobik birisini düşündüğümde, bu kişinin metaverse’te topluluklara katılıp etkinliklerde bulunması dış dünyaya hazırlık sağlamasına da yol açabilir.
Bu teknolojinin çocuklara faydaları olacak mı, evet! Asıl mesele ‘zaman’ olacak. Hangi yaş olduğu gerçekten önemli değil. Bunun dengesi kurulursa bir sorun olmaz. İki dünyaya da dengeli yaklaşmak önemli.
Aslında bütün hayatımız sanal! Şöyle, beş duyu organımızı kullanmak lazım. Eğer oradaki annem bugünün dünyasındaki aynı şeyleri başarabilirse bir sorun olmaz. Ama yine de emin değilim!
Bu şöyle bir sıkıntı yaşatabilir; dış dünyanın acılarından kaçmak için sanal alemin keyif verici ortamına devamlı girmek istemek, insanlara olumsuz etki yaratabilir. Gerçek hayattaki uyuşturucu yerine sanal uyuşturucu etkisi yaşanabilir. Şunu biliyorum sanal alem kimseyi doyurmayacak.
Sağlık açısından uzun süre ekranda durmak inanılmaz tehlikeli oluyor. Yaşamın ilk yıllarında teknolojinin içinde çok fazla olmanın insan psikolojisi açısından iyi olduğunu düşünmüyorum. Gerçeklik algısının oluşması için bunu dengede tutmak çok önemli.
Tekrardan belirtecek olursam, metaverse’te sürekli zaman geçirmenin depresyonu, anksiyeteyi artıracağını düşünüyorum. İki veya üç saati aştıklarında böyle sorunlarla karşılacak insanlar. Bu yüzden lütfen, özellikle çocuklar için nerede nasıl vakit geçireceği ile alakalı bir denge oluşturalım. Umarım bir doktor olarak bu aktardıklarımın bir faydası olur. Tüm Muhabbit ailesi ve okuyucularına sevgiler!
Doç. Dr. Veysi Çeri’nin son yazdığı kitaba ulaşmak için tıklayınız: Yeterince İyi Ebeveyn Olmak!
Sizler için hazırladığımız özel içerikleri okumak için lütfen tıklayınız: Muhabbit Özel
Gelişmelerden ve son dakikalardan haberdar olmak, kripto para dünyasında aktif bir yer edinmek istiyorsanız Telegram kanalımıza bekliyoruz.
Bu sayfada yer alan ilgili başlıkların kısayol başlıklar ve ilgili sayfalar