Justin Sun’ın Yasalara Karşı Kaçak Dövüşü Daha Ne Kadar Sürecek?
2017 senesinde Justin Sun isimli Çinli bir kripto para meraklısı Tron’u kurduğunda yalnızca yeni bir kripto para mecrasını ortaya koymakla kalmadı, aynı zamanda kendisinin çeşitli ülke yasalarına karşı yıllarca sürecek olan uluslararası kaçak dövüşünün de ilk adımını atmış oldu.
İlginizi Çekebilir: Tron Nedir?
The Verge’den Christopher Harland-Dunaway 9 Mart 2022 tarihli yazısında Sun’ın kaçak hayatına ilişkin 15 kişi ile röportajlar yaparak ve çeşitli kaynaklardan bilgiler toplayarak kendi içerisinde tutarlı bir zaman çizelgesi ve dolandırıcılık dolu etkileyici bir hikaye ortaya koyuyor.
Kripto para çılgınlığının zirve yaptığı bir dönemde, 2017’nin Eylül ayında kendini Güney Kore’nin Incheon Uluslararası Havalimanı’nda bulan Justin Sun Çin dışına bu ani çıkışın geri dönülemez bir yolculuğun başlangıcı olduğunun farkında mıydı bilemiyoruz. Ancak biliyoruz ki Sun, o gün Incheon’da gergin bir şekilde beklerken kendisini bu kaçışa iten hamlelerinin farkındaydı, ve geri adım atmaya da niyeti yoktu.
Justin Sun Çin’in ICO Yasağını Deldi
Sun’ın Çin sınırları içerisinde gerçekleşen son hamlesi ilk token arzını (ICO) gerçekleştirmek olmuştu. Sun’ı geren bu arzın akıbeti değildi. Nitekim, şirketi Tron’un TRX isimli dijital parası büyük bir başarıyla kendisine 70 milyon dolar kazandırarak yüzünü kara çıkarmamıştı. Sun’ı geren temel sebep maddi kaygılar değil, Çin hükümetinin henüz birkaç gün evvel çıkardığı ICO yasağıydı.
ICO’ların finansal dolandırıcılıklar başta olmak üzere pek çok yasa dışı suça zemin hazırladığını haklı sayılabilecek gerekçe ve çekincelerle ortaya koyan Çin hükümetinin yasağı çıkarmasından tam bir hafta sonra Güney Kore’ye giden Sun, kendisine yakın kaynakların aktardığına göre kendini şimdiden “kaçak” olarak tanımlıyordu.
Sun’ın yasağa rağmen nasıl token arzını gerçekleştirip ülkeden kaçabildiği ise yalnızca iddialara dayanan, ancak yine de oldukça inandırıcı bir hikayeye sahip. Bu iddialara göre Sun ICO yasağının geleceğinden haberdardı ve buna rağmen TRX arzında ısrar etti. İddialar Sun’a yasağa dair bilgileri sızdıranın ise Binance CEO’su Changpeng “CZ” Zhao olduğunu belirtiyor. O dönemde yalnızca iş ilişkileri olduğu iddia edilen ikilinin yakın dönemde birlikte gerçekleştirdikleri seyahatler de bu iddiayı destekliyor.
Sun, BitTorrent ve Tron İş Birliğini Pekin’de Kutladı
Güney Kore’den Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) geçen Justin Sun, San Francisco’ya yerleşiyor. Tam da bu sırada fiyatı tavan yapan TRX ile hayalini kurduğu maddi varlığa erişen Sun, yeni zenginliğini kendini GMC Denali ve Gucci ayakkabılar gibi hediyelerle ödüllendirerek harcıyor. Ancak Sun’ın iş dünyası içerisindeki gitişimleri de bu süreçte son bulmuyor. Aksine, BitTorrent’in San Francisco ofisine ziyarette bulunan kaçak kripto para dünyasının kötü çocuğu, şirketi 140 milyon dolara satın alıyor.
Bir yandan şirketi büyüten Sun, bir yandan da şirket partileri başta olmak üzere fırsatını bulduğu her ortamda anti-komünizm enstantaneleri ile süslediği Çin’den kaçış hikayesini göz yaşları eşliğinde anlatmayı da ihmal etmiyor.
Ancak, Sun henüz kaçış anılarını anlatmaya yeni başlamışken ani bir fikir değişikliğiyle BitTorrent ve Tron iş birliğinin Tron’un Pekin ofisinde gerçekleştirilecek bir toplantıyla hayata geçmesine karar veriyor. Böylece büyük kaçıştan sonra ilk kez Çin’e dönen Sun, etkinlik sırasında konuşanlarına oldukça çarpıcı bir konuşmayla hitap ediyor.
Konuşma sırasında kendisinden Çin’in meşhur komünist liderine gönderme yaparak “Başkan Mao” olarak bahseden Justin Sun, yöneticilerine de “generallerim” diye hitap ediyor. Konuşma sonrasında BitTorrent CEO’sunun “Mao’nun tüm generalleri öldürülmemiş miydi?” sorusuna ise “evet” diye cevap veriyor.
Tron’un İşi TRX Fiyatlarını Yüksek Tutarak Halkı Dolandırmak
Sun’ın metaforlarla dolu konuşmalarını endişe verici bulan o dönemki çalışanlarına göre Tron’un şirket olarak temel faaliyetlerinin başında TRX fiyatlarını arzu edilen seviyede tutmak geliyor. “Çok parası olan ancak yeterince akıllı olmayan” insanları manipüle ederek onlara istediklerini yaptırabildiklerini ifade eden Tron çalışanları, bu sayede TRX’in fiyatını hep yüksek tuttuklarını ve böylece yüksek gelirler elde edebildiklerini ifade ediyor.
Amerikalı hukukçulara göre Tron’un bu faaliyetleri maddi kamuya açık olmayan bilgileri kullanarak ticaret yapma kapsamında yargılanabilir ve sanıklar maksimum 20 sene hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilir. Böyle bir dava için gerekli ve yeterli kanıtın elde edilebileceğine ise şüphe ile yaklaşılıyor.
Bu noktada Justin Sun’ın şüpheli faaliyetlerini ABD’de Çin’de olduğundan çok daha rahat yürütebildiği ifade ediliyor. Sebep ise açık: Çin’de otoriteler gelişi güzel bir şekilde diledikleri gibi tutuklamalar gerçekleştirebiliyorken, ABD’de bu süreç yasal bürokrasiye takıldığı için aylar, belki de yıllar alabiliyor.
Kripto para dünyasında dair tüm yasal açıklıklardan faydalanmaya çabalayan Sun ise avukatları kapı kapı gezerek Tron’un yasal faaliyetler içerisinde bulunduğunu ispat etmeye çabalıyor. Bu süreçte ABD Güvenlik ve Değişim Komisyonu’nda (SEC) 8 senedir görev yapan avukat David Labhart ile tanışan Sun, Labhart’ı ekibine dahil ediyor. Baştan beri Sun’ın girişimlerine şüpheyle yaklaşan Labhart’ın şirketteki varlığı çok uzun ömürlü olmuyor ve skandallarla dolu bir airdrop açılımından sonra istifa ederek Tron ile bağlarını kopartıyor.
Poloniex’i Eski Günlerine Geri Döndürme Çabası Sonuç Verdi
Labhart dışında çevresindeki hemen hemen kimseden büyük bir tepki almayan Justin Sun’ın kripto para imparatorluğunun dönüm noktalarından biri ise Poloniex isimli bir kripto para borsasını satın almasıyla gerçekleşiyor.
Karmaşık ve güvensiz yapısıyla bilinen Poloniex 2018 senesinde Circle isimli bir kripto finans şirketi tarafından satın alınıyor. “Müşterini tanı kuralları”nı (KYC) devreye sokan Circle, Poloniex’i daha güvenli, dolandırıcılıktan uzak bir mecra haline getirmeye çabalıyor. Ancak bu çabalarla beraber platformda gerçekleşen ticaret hacmi dibe vurarak Poloniex’in kullanıcılarının güvenliğe dair bir talepleri olmadığını ortaya koyuyor.
Poloniex’i tam da bu dönemde Circle’dan satın alan Sun ise şirketi eski, kaotik düzenine döndürme amacıyla Seyşeller Adası’na taşıyor. Bu süreçte pek çok şüpheli faaliyet gerçekleştiren şirkete karşı dava açmak isteyen mağdurları ise oldukça zorlu bir süreç bekliyor, nitekim davacıların dava takibi için Seyşeller Adası’na gitmesi gerekiyor. Sun’ın yasal güvencesini ise eski bir çalışanın “gelmiş geçmiş en ürkütücü avukatlar” olarak tanımladığı Fenwick & West sağlıyor.
Justin Sun Poloniex’i Kişisel Bankası Haline Getirdi
Daha ürkütücü olan ise Justin Sun’ın Poloniex’i zamanla kendi kişisel bankasıymış gibi kullanması oluyor. Bu süreçte Sun, Couch Cushions Operasyonu isimli, Tether cüzdanlarında arta kalan ancak unutulmuş Bitcoin kırıntılarının peşine düşme girişiminde bulunuyor.
Girişim başta 20 milyon dolar değerindeki 300 Bitcoin’i Poloniex’e gelir olarak yeniden hayata döndürme çabası olarak pazarlanıyor ve böylece platform çalışanları hevesle operasyona dahil oluyor. Ancak, çok geçmeden Sun’ın “300 Bitcoin’im nerede?” gibi bencil sorularıyla karşılaşan çalışanlar, söz konusu gelirin kendi ceplerine değil, direkt olarak Sun’ın cebine gideceğinin farkına varıyor.
4 saat içerisinde yüzlerce işlem gerçekleştirildikten sonra toplamda 10 milyon dolar değerinde 230 Bitcoin elde ediliyor ve bu Bitcoin’ler kimliği belirsiz bir cüzdana aktarılıyor. Her ne kadar bu aktarımın ayrıntıları ve bu süreçte gerçekleşen cüzdanların erişime engellenmesi gibi şüpheli durumlar hala belirsizliğini korusa da, yaygın kanı Bitcoin’lerin en nihayetinde Sun’ın hesabına aktarıldığını ifade ediyor. Hukukçular ise bu durumu müşteri fonlarını kişisel amaçlar için kullanmak olarak niteliyor ve bunun bir suç olduğunun altını çiziyor.
Kripto Para Dünyasının Kötü Çocuğu Malta’ya Kaçtı
Sun’ın girişimlerinin potansiyel tehlikelerini hiç umursamayan bir imaj çizmesi ise başta çalışanları olmak üzere etrafındaki herkesi şaşırtıyor. Bir çalışanının bu işlemlere yönelik yasal yaptırımları hatırlatmasına Sun’ın cevabı: “En kötü ne olabilir ki? En fazla ABD’den taşınır başka bir yerde yaşarım,” oluyor.
Dediğini gerçekleştirmek için hiç vakit kaybetmeyen Sun, milyarderlere para karşılığı vatandaşlık satmasıyla gündeme gelen Malta’ya doğru yol alıyor. Bu ilginç vatandaşlık anlaşmasının dolandırıcılık faaliyetleriyle bir arada anıldığı, ve hatta bu bağları ortaya koyan gazeteci Daphne Caruana Galizia’nın öldürüldüğü ülkede kendine mavi boyalı bir daire tutan Sun’ın, Malta vatandaşlığını 650.000 euro civarında bir paraya aldığı tahmin ediliyor.
İddialara göre Sun, Malta’yı yalnızca fiziksel bir kaçış rotası olarak değil, aynı zamanda paralarını güvende tutabileceği bir ülke olarak da görüyor. Her ne kadar başka birkaç ülkede daha vatandaşlığı olduğu iddia edilse de, anne babasını da Malta’ya getirmek yönünde çabaları hala süren Sun’ın Malta’yı kendisi için bir son durak olarak belirlediği tahmin ediliyor.
Eski çalışanlarına göre Justin Sun’ın bunca olaydan sonra Çin’e geri dönmesi artık imkansız. Nitekim aradan geçen yıllar içerisinde Sun ICO yasağını delmesine ek olarak Çinli otoritelerin kendisiyle iletişime geçme çabalarını yanıtsız bıraktı ve ülkede resmi olarak yolsuzluk iddialarıyla suçlandı. Fakat o zamandan bu zamana köprünün altından çok sular akmışa benziyor.
Öyle ki, Çinli otoritelere bir şekilde kendini affettirmeyi başardığı tahmin edilen Sun, artık komünist partinin resmi kaynaklarında kripto paralara dair yazılar yayımlıyor ve hatta partinin Merkez Parti Okulu’nda blockchain teknolojisinin gelişimini desteklemek üzere akademisyen olarak görev yapıyor. Kısaca, Sun’ın Çin hükümetine karşı günahları şu an için silinmişe benziyor.
Peki Şimdi Sun’ı Neler Bekliyor?
ABD söz konusu olduğunda ise Sun Çin’deki kadar şanslı olamayacağa benziyor. Halihazırda FBI ve İç Gelir Servisi (IRS) tarafından soruşturulan Sun’ın yargılanabileceği potansiyel suçlar arasında elektronik dolandırıcılık, kara para aklama, güvenlik kaydı yaptırmama ve bu konuda yalan beyanda bulunma, suça yardım ve yataklık etme, ve ABD’yi dolandırmaya yönelik komplo faaliyetlerinde bulunma yer alıyor. Sun, Pandeminin hemen öncesinde ABD’yi terk etti ve bir daha da geri dönmedi.
Son dönemde NFT açık artırmalarında yaptığı büyük satışlarla adından söz ettiren Sun, bir yandan da Grenada’nın Dünya Ticaret Örgütü temsilciğini üstleniyor. Sun, yeni görevine kendisini fazlasıyla kaptırmış olacak ki, çalışanlarının kendisine artık “ekselansları” diye hitap etmesini talep ediyor.
Sun’ın sonsuza dek yasalardan ve adaletten kaçamayacağı aşikar. Ancak aynı anda, inanılmaz bir hızda pek çok yasayı birden delmeyi başaran bu suç dehasının nerede, ne zaman ve nasıl yakalanabileceği ise belirsizliğini koruyor.
Daha fazla Blockchain Haberleri için: Blockchain Haberleri
Daha fazla Altcoin Haberleri için: Altcoin Haberleri
Gelişmelerden ve son dakikalardan haberdar olmak, kripto para dünyasında aktif bir yer edinmek istiyorsanız Telegram kanalımıza bekliyoruz.