Huobi Bitcoin Son Fiyatı
BTC $64040.83
-0.91%
Huobi Ethereum Son Fiyatı
ETH $3148
-0.17%
Huobi Avalanche Son Fiyatı
AVAX $35.03
-2.18%
BNB Token Son Fiyatı
BNB $602.7
-1.92%
Binance Kayıt Ol

Muhabbit

Kripto para devlerinden Huobi Group, bugün yaptığı açıklamada Huobi Chain Testnet ‘ini başlatacağını duyurdu.

Huobi bir yılı aşkın süredir kendi Blockchain’i Huobi Chain çalışmalarını sürdürüyordu. Bugün yaptıkları açıklama ile Blockchain tabanlı, dijital varlıklarda finansal altyapı sağlamak amacıyla tasarlanmış açık kaynaklı kamu Blockchain’inin Testnet’ini yani test ağının başlatılacağını duyurdu.

Ağın başlatılma haberiyle beraber Huobi’nin tokeni, Huobi token bir anda yükselişe geçerek 5,45 dolar oldu. An itibarıyla (29.02.2020/20:30) 4,90 dolar civarında olan Huobi Token, Huobi Group’un kendi ekosisisteminde kullanılabiliyor.

huobi token charts - Huobi Chain Testnet, Huobi Token'ı Uçuruyor!

Peki Huobi Chain Nedir?

Huobi Chain; küresel, Blockchain tabanlı, dijital varlıklara finansal altyapı sağlamak adına tasarlanmış açık kaynaklı bir kamu Blockhain’idir. Bugün test ağının başlatılacağının haber edildiği açıklamada, Huobi Chain’in dört ana gruba ayırdıkları özelliklerinden bahsedilmişti. Bunlar;

  1. Dünyanın İlk On-Chain Yönetişim Sağlayıcısı, On-Chain Yönetişimde Uyum Çerçevesi Sağlayıcısı ve Uyum Çerçevesi Destekleyicisi
    Huobi Chain, akıllı sözleşme yürütmek için gerekli olan erişimi özgün kullanıcı kimliği özellikleriyle bağdaştırmak adına merkeziyetsiz bir dijital kimlik (Decentralized Digital Identity/Decentralized Identifier/DID) entegre edecek.
  2. Değişmezlikten Kopmadan Finansal Ürünler için Özel Üretim
    Houbi Chain, varlık yönetimi, yönetişim ve finansal veri yönetimi gibi hizmetler için temel destek sağlarken, kullanıcılarınınn DeFi hizmetlerini özelleştirebilmelerini sağlar. Huobi Chain bu altyapı ile, finansal uygulamaları güçlendirerek açık bir finansal markete dönüşebilecek bir ekosistem oluşturmayı umuyor.
    Bununla birlikte Huobi Chain, merkeziyetsiz ve merkezi teknolojilerin (BTC, ETH, HT, HBTC, HUSD) çeşitli on-chain ve cross-chain arasında varlık yönetimi yapılabilmesini sağlamayı amaçlıyor.
  3. Otonom Side-Chain, Yüksek Performanslı DeFi İşlem Desteği
    Birçok dil desteği ile yüksek performanslı akıllı sözleşmeler yapma amacıyla yola çıkan Huobi Chain Testnet şu anda C-programlama dili ile yazılan akıllı sözleşmeleri desteklemektedir.
    Cross-Chain için tasarlanmış, üçüncü taraf Side-chain’leri destekleme protokolüne sahip olmasıyla blockchainler arası birlikte çalışılabilirlik amaçlanmıştır.
    Güvenlikten ödün vermeden yüksek performanslı On-Chain DeFi işlemleri yapmayı amaçlamaktadır.
  4. İnovasyona Açık, Diğer Blockchain Teknolojileri Tarafından Kısıtlanmayan
    Yeni nesil DeFi kamu chaininin teknik taleplerini karşılamak adına temel Blockchain altyapısının tüm yönlerinden bağımsız olarak geliştirdi.Bu yazı sponsorludur.

Bu yazı sponsorludur.

“Baby Boomers” diye adlandırılan neslinin en güvendiği değer saklama aracı olan altın, son 5 günde yaklaşık yüzde 7’lik bir düşüş yaşadı. Bu düşüş yüzdesi ise hayli yüksek.

Baby Boomers’lar Kimdir

Günümüzde, 50 ile 70 yaşları arasında olan nesil “baby boomers” jenerasyonu olarak tanımlanır.

Bugün yaşadığı düşüş ise çok daha sert. “XAU/USD” paritesinde altın, 24 saat içerisinde yaşadığı düşüş ile rekor kırmakta. Bundan daha sert bir düşüş oranı en son 2013 yılında görülmüştü.

5 Günde Yüzde 7

Kimi analistlere göre bu düşüşün temel sebebi coronavirüs. Çünkü dünkü haberimizde de bahsettiğimiz üzere Dow Jones, Stock Market, altın ve benzeri alım satımı yapılan ürün ve hizmetlerin neredeyse hepsi büyük bir düşüş eğilimi göstermekte. Altın ise 24 Şubat ve ‘9 Şubat tarihleri arasında yüzde 7.3 değer kaybetmiş görünüyor.

Altın bu düşüş ile beraber voltalitesi yüksek olan “Bitcoin” ile neredeyse aynı düşüşü göstermiş durumda.

Düşüş ile birlikte 8,450 $ seviyelerine kadar inen Bitcoin ise destekten bir dönüş gerçekleştirerek 8,700 $ seviyelerine geri dönmüş durumda.

Geçtiğimiz günlerde borsalar düşerken altının sabit kalması üzerine Peter Schiff, Bitcoin’in güvenli liman olmadığını iddia etmişti. Güvenli limanın sadece altın olduğunu iddia eden Schiff ile ilgili haberimize buradan ulaşabilirsiniz.

Fakat yaşanan bu düşüş ile Bitcoin ve altın arasında herhangi bir fark kalmamış gibi görünüyor. O halde Schiff’in bakış açısı ile altın da güvenli liman olmayabilir.

Altın düşüşü ardından tekrar bir açıklama yapan Schiff şunları söyledi:

Yaşanan düşüş, çok nadiren olsa da altının yaşamadığı bir durum değil. Abartılacak bir durum yok.

PETER SCHIFF

Ancak bu durum Schiff’e göre altının, güvenli liman anlayışını ya da değer saklama aracı olmasını değiştirmemekte.

Borsalardaki durumun pazartesi günü nasıl devam edeceğini merakla bekliyoruz. Bildiğiniz üzere Dow Jones tarihi bir düşüşle haftayı kapamıştı. Önümüzdeki hafta düşüşler devam ederse, yatırımcılar üzerindeki panik iyice artabilir.

Sizce altın, güvenli liman mı? Peki Bitcoin, güvenli liman olarak tanımlanabilir mi? Lütfen görüşlerinizi yorumlar kısmına bırakmayı unutmayın.

Uganda, çekirgelerle mücadele etmek için artık blockchain teknolojisi kullanıyor. Hükümetler bir çok farklı çözüm yolu denese de doğu afrikada, çekirgelerin tahribini engellemek çok zor.

Çekirgeler afrikada, tarım ürünlerinde büyük zayiatlar yaratmakta. Bu sebeple daha önce çözüm bulamadığı gerekçesiyle Kenya Tarım Bakanı istifa etmek zorunda kalmıştı.

Kenya bu noktada çözüm bulmak yerine oturup seyirci kalan ülkelerden. “Nasıl olsa başka ülkelerden yemek yardımı geliyor” diyenlerin sayısı kesinlikle az değil. Diğer yandan ise Uganda, bu soruna blockchain teknolojisi ile çözüm bulma uğraşı içerisinde.

Bildiğiniz üzere blockchain teknolojisi bir süredir hayatımızda. Ve sadece kripto paralar özelinde değil, bir çok farklı alanda yapıcı ve yenilikçi çözümler sunmakta. Bu noktada Uganda ise başında bulunan en büyük problemlerden olan “çekirge” sorununu bu yol ile çözüme kavuşturma isteğinde. Sonuçlar ise epey ilgi çekici derecede pozitif.

Uganda’da çekirgeleri ortadan kaldırma amacı güden operasyondan sorumlu bir general bile bulunmakta. İşte bu askeri operasyondan sorumlu General Samuel Kavuma, böcek ilaçlarının kulkanımının, çekirgelerle savaşmada etkili bir çözüm olmadığını belirtiyor. Çünkü ilaçlama sırasında çekirgeler atlama eğiliminde oluyor. Bu nedenle ilaçlamalar etkili olamıyor. Askerlerin açıklamalarına göre çekirgeler, kişileri yanına 10 metreden fazla yaklaştırmama eğiliminde. Fakat püskürtücüler en fazla 8 metreden işe yarayabiliyor. Bu sebeple ilaçlamalar etkisini gösterememekte.

Blockchain Etkisi

Ancak Uganda’dan gelen verilere göre çekirgelerle olan savaşta “blockchain” savaşın seyrini değiştirecek bir silah olarak ortaya çıkmış durumda. Teknoloji sayesinde askerler çekirgelerin yanına yaklaşmadan onları öldürebiliyor. Blockchain sayesinde yerleri saptanan çekirgeler bölgenin ilaçlanması ile birlikte, öldürülebiliyor. Hatta ölüm rakamlarının bu zamana kadar olan rakamların kat kat üzerinde olduğu belirtiliyor. Bu şekilde devam edilirse 2 hafta içerisinde bölgenin çekirge istilasından tamamen kurtulacağı hesaplanmış durumda. Bu sayede ekinlerin çekirgeler tarafından yok edilmesi endişesi ortadan kalkacak gibi görünüyor.

Sizce blockchain teknolojisi, hayatın başka hangi alanlarına entegre edilebilir? Blockchain teknolojisi gerçekten de bir “game changer” mı? Görüşlerinizi merak ediyoruz.

Emin Gün Sirer’in kurucu ortağı ve CEO’su olduğu AVA Labs, yeni bir satın alım ve ekibindeki yeni isimlerle gündeme geldi.

Emin Gün Sirer’in CEO’luğuyla ülkemizde özel bir yeri olan oldukça etkili ve merkeziyetsiz hizmetler sunan Blockchain firması AVA Labs, faaliyet alanını genişletmek amacıyla özel yatırım platformu Investry’yi bünyesine aldı. Bununla da kalmadı Investry’de çalışan iki önemli ismi tam zamanlı olarak bünyesine aldı.

AVA Labs’tan yapılan açıklamada, Investry’nin CEO’luğunu ve Kuruculuğunu yapan John WU ve İş ve Ürün Geliştirme Başkan Yardımcısı Lydia Chiu’nun AVA Labs’a katılacağı bildirildi.

Emin Gün Sirer 1024x606 - AVA Labs Büyümeye ve Gelişmeye Devam Ediyor!
AVA Labs kurucu ortağı ve CEO’su Emin Gün Sirer

Aynı açıklamada Emin Gün Sirer;

“AVA Labs’ın Investry’i satın alması, AVA’nın finansal hizmetler sunmasındaki sürekli gelişime olan bağlılığını gösteren bir adımdır. Bununla birlikte DeFi alanında yeniliğin ön safındaki konumumuzu da güçlendirmektedir. Bununla birlikte John Wu ve Lydia Chiu’yu AVA ekibine dahil etmekten büyük mutluluk duyuyoruz. Wall Street mezunları olarak John ve Lydia ile birlikte geleneksel finans ve dijital varlıklar arasındaki boşluğu kapatabileceğimize inanıyorum. Onlar, AVA platformumuzu daha da güçlenecek, ortaklık tabanımız genişletecek ve yeni müşterilere ulaşmamızı sağlayacak önemli bir stratejik güçtür.”

2019 yılında kurulan Investry, yatırımcıların özel marketlerde araştırma yapmalarına, işlem yapmalarına ve işlemlerini yönetmelerine olanak sağlayan eksiksiz bir hizmet paketi sunmaktadır. Investry, yatırımcıların anlaşma envanterini ve portföy varlıklarını tek bir uygulama üzerinden görebilmelerini ve buradan işlem yapabilmelerinin önünü açıyor.

AVA platformu, Investry sayesinde finansal tekliflerini arttıracaktır. Yani bu satın alım, finansal hizmetler alanındaki ortaklıkları geliştirmekle kalmayıp, AVA’nın müşteri tabanının genişlemesini de sağlayacaktır.

AVA Labs’ın bu finansal hizmetlerdeki gelişme hamlesinden sonra, ileride nasıl bir yol izleyeceği ayrı bir merak konusu olmaktadır. İlerleyen günlerde AVA Labs’ın gelişimini ve büyümesini yakından takip etmeye devam edeceğiz.

Aksiyon filmlerinde görmeye alıştığımız ünlü Hollywood yıldızı Steven Seagal, Bitcoiin2Gen (B2G) token’inin arzının tanıtımını para karşılığı yaptığını açıklamadığından ötürü SEC tarafından 314.000 dolar cezaya çarptırıldı.

67 yaşındaki, seksenli yıllarda dövüş sanatları ile ilgili rollerde oynamasıyla nam salmış aktör ve yapımcının başı SEC ile dertte. Sebebiyse oyuncunun para aldığını belirtmeden, Bitcoiin2Gen token arzını tanıtması!

Steven Seagal Aldığının İki Katı Cezaya Razı Oldu - Steven Seagal, Aldığının İki Katı Cezaya Razı Oldu
Steven Seagal

2018’de yaşanan olayda, popüler ICO projelerinden biri olan Bitcoiin2Gen, tanıtımını yapması için Steven Seagal ile anlaştı. Hatta tanıtım projesi sırasında Seagal’ın 97 yılında bir Budist rahipten aldığı “tulku” unvanından esinlenerek “Zen Ustası” çıkışı yapılmıştı. Usta oyuncuya proje tanıtımı için 250.000 dolar ve 750.000 dolarlık B2G token sözü verildi. Ancak iş ödemeye gelince Seagal yalnızca 157.000 dolar gibi komik bir rakam alabildi.

SEC’in 27 Şubat 2020 tarihinde yaptığı açıklamaya göre, Seagal ününü kullanarak insanların B2G token’e yönelmesine sebep olmuştu. Ünün kullanıldığı durumlarda para alınmışsa, bunun belirtilmesi şarttır. Seagal para aldığını belirtmeden paylaşımlar yaptığı ve B2G tanıtımı yaptığı için ününü kötüye kullanmıştır, suçludur.

SEC suçlu bulduğu Steven Seagal için 314.000 dolarlık bir ceza kesti. Yargı sırasında faizinin binmesiyle bu ceza yaklaşık 300.000 doları buldu. Bununla birlikte ünlü Hollywood yıldızının 3 yıl boyunca herhangi bir menkul kıymet tanıtımından kaçınması gerekiyor.

Seagal itiraz etmeden ceza tutarını ve kaçınma kararını kabul etti. Kabul ettiği tutar, tanıtım sonunda alabildiği ücretin iki katı ve hatta daha fazlası olmakta. Anlayacağınız kârı için girdiği işten epeyce zarar edip çıktı.

Bugün yaşanan düşüş ile birlikte Bitcoin “gap”i kapatmış olsa da risk halen devap ediyor olabilir.

Dow Jones tarihindeki en büyük 1D düşüşlerinden birini yaşadı. Aynı zamanda bugün Bitcoin (BTC) de bir düşüş yaşadı ve CME’de oluşan gap, bu düşüş ile birlikte kapanmış oldu. Ancak risk halen devam ediyor olabilir.

Yapılan analize göre 12H grafiğindeki göstergeler Bitcoin’in yükselmesi için yeterli durumda değil. Hatta daha kötüsü yapılan analiz, fiyatın bir süre bu seviyelerde devam edip sonrasında aşağı yönlü devam edeceğini göstermekte.

Ek olarak analize göre, altcoinler daha büyük bir riskle karşı karşıya. Özellikle Ethereum (ETH) yaşadığı görkemli yükseliş sonrasında halen düşüşe devam edebilir. Hem de bu düşüş sadece dolar değil Bitcoin paritesinde de devam edebilir. 12H grafiğinde 100 günlük ortalamanın üzerinde bulunan Ethereum, bu seviyelerin altını test etmek isterse 200 günlük ortalama desteğine kadar gidebilir. Ethereum tarafında gelecek olası sert bir düşüş ise bütün altcoin marketini bir bilinmezliğe sürükleyebilir.

Bir diğer yandan ise WTI Ham Petrol (USOIL) de oluşan önemli bir desteğin üzerinde tutunmaya çalışmakta. Fakat bu desteği kırmak üzere. Aynı düşüş eğilimi EUR/USD paritesi için de geçerli durumda.

Stok market’ten petrol fiyatına, petrol fiyatından Bitcoin’e bütün piyasalar düşüş eğilimi içerisine girmiş durumda. Bu durumun coronavirus ile bir ilgisi var mı bilimez ancak piyasaların tümünde bir tedirginlik ve gerginlik olduğu açık şekilde ortada görünüyor.

Bu düşüş eğilimi önümüzdeki günlerde devam edecek mi hep birlikte göreceğiz.

bZx saldırılarından sonra yatırımcılar Defi’dan kaçıyor gibi görünüyor. “Flash loan” saldırısı sonrası 200 bin’den fazla Ethereum’un (ETH) DeFi platformların çıkış yaptığı görülüyor.

DeFi Pulse’dan alınan verilere göre, saldırı gerçekleşmeden önce merkezsiz finans üzerinde yaklasın 3,03 milyon Ethereum bulunmaktaydı. Olay yaşandıktan sonra ise sert bir düşüş meydana gelerek bu rakam 2,785 milyon seviyelerine gelmiş durumda.

Flash Loan Saldırısı

“Flash loan”ları hiç bilmeyen bir işinin bile anlayabileceği şekilde anlattığımız haberimize buradan ulaşabilirsiniz. “Flash loan” olayında kişi, 15 saniye içerisinde 360,000 $’ı cebe indirmeyi başarmıştı.

https://twitter.com/DegenSpartan/status/1229646531717820416?ref_src=twsrc%5Etfw%7Ctwcamp%5Etweetembed%7Ctwterm%5E1229646531717820416&ref_url=https%3A%2F%2Fwww.cryptoglobe.com%2Flatest%2F2020%2F02%2F43-million-investors-withdrew-200000-eth-from-defi-projects-after-bzx-exploits%2F

Olayı şu şekilde özetlemiştik:

“Bu platformu ilk olarak kötüye kullanan arkadaş ki bu kişiye konuyu anlatırken “Mahmut” diyelim. DyDxten(başka bir DeFi ürünü Fulcrum’la nerdeyse aynı) yukarıda anlattığımız Flash Loan’lardan kullanıyor. Mahmut’un aldığı para ise 10.000 #ETH anlık değeri ise 300.000 $’ a tekabül ediyor. Mahmut bu paranın yarısını bZx’e yarısını da onun en büyük rakibi Compound’a (bu da DeFi’in en büyük app’lerinden birisi elinizdeki kriptopara yatırımlarınızı faize verip kiralamanıza yarıyor) gönderiyor. Compound’a yolladığı yarısıyla 112 WBTC (Ethereum blokzinciri üzerindeki ERC20 formundaki BTC) kiralıyor. Fulcrum’a yolladığı yarısıyla ise WBTC’ ye yani Bitcoin’e short işlem açıyor. Compound’a yolladığı 112 WBTC’yi de en büyük ve hacimli DEX konumunda olan yine DeFi’in ağır toplarından Uniswap’e yolluyor ve orada dumplayıp fiyatı düşürüyor. Fiyatı Uniswap’ten alan (oracle olarak uniswap’i kullanan) Fulcrum’da short işlemden muazzam kar ediyor ve en başta aldığı 10.000 Ethereum’u ödüyor. Yukarıda bizim yazarken sizin okurken yorulduğunuz işlemlerin hepsini tek bir blokta yapıyor yani 15 saniye içinde… ”

Yapılan saldırılar sonrasında 2,75 milyon seviyesine inen Ether miktarı sonrasında, yatırımcılar tekrardan yavaş yavaş Ether’lerini geri getiriyor gibi görünüyor. Çünkü şu anda kilitli Ether miktarı 2,85 milyon seviyelerine ulaşmış durumda. Aradaki fark kapanmış değil. Fakat ani kaçış sonra bir miktar yatırımcının tekrar geri geldiği söylenebilir.

bZx Yatırımcılarının Yarısını Kaybetmiş

İkinci saldırı gerçekleşmeden önce bZx platformunda 40,000 Ether kilitli durumdaydı. Fakat şu sıralarda yaklaşık 17,500 Ether kilitli durumda. Neredeyse yatırımcılarının yarısını kaybetmiş gibi gözüken bZx, kişilerin gözünde tekrar güven kazanabilecek mi hep birlikte göreceğiz.

Bitcoin (BTC) fiyatında manipülasyon oluşturduğu iddialarına Tether’dan sert yanıt geldi.

Bugün yapılan açıklamada Tether ve Bitfinex’in çatı kuruluşu olan IFinex, piyasayı manipüle ettiği iddia edilen davada, davacı tarafın iddialarının yanıltıcı ve maksadını aşan iddialar olduğunu belirtti.

Açılan dava haksızdır ve yasal dayanağı bulunmamaktadır. Fiyat manipülasyonu için Tether (USDT) tokenlerinin kullanıldığının iddia edilmesi son derece saldırgan ve yanlıştır.

Tether’a yapılan suçlamaların neredeyse hepsi “Is Bitcoin Really Un-Tethered?” isimli makaleyi destek noktası almış durumda. Makale ilk olarak 2018 yılında John M. Griffin ve Amin Shams tarafından hazırlandı. Makalede ise Tether’ın 2017 yılında yaşanan büyük Bitcoin yükselişinde fiyat manipülasyonu oluşturduğu iddia edilmekte.

Tether Danışmanı Stuart Hoegner ise konu ile ilgili şu açıklamaları yaptı:

Oluşturulan davaların hepsi neredeyse birbiriyle benzer ve aynı makaleyi baz almakta. Makale ise kanıtlardan yoksun. Bu noktada asıl manipülasyonun makale tarafından yapıldığı söylenebilir.

Hoegner

Davacı tarafın baş avukatı ise Roche Cyrulnik Freedman LLP. Başka avukatlık bürolarıyla bir süre rekabet ettikten sonra davayı Freedman LLP almayı başarmıştı.

Davayı kimin üstleneceği süreci de fazlaca hareketli geçmişti. Hatta kripto para dünyasının tanıdık yüzlerinden olan Andreas Antonopoulos’a göre, firmalar birbirlerinin teorilerinde açık arayıp birbirlerini devre dışı bırakmaya çalışmıştı.

İddiaların bulunduğu makaleye buradan ulaşabilirsiniz.

Sizce Tether 2017 yılında Bitcoin fiyatını manipüle etti mi? Görüşlerinizi yorumlar kısmında bekliyoruz.

Dün gece itibariyle OKEx ve Bitfinex’e DDoS (Distributed Denial Of Service) saldırısı gerçekleştirildi. Son 24 saat içerisinde gerçekleştirilen saldırılarda herhangi bir kullanıcının etkilenmediği belirtiliyor.

OKEx sözcüsü konuyla ilgili açıklama yapmış bulunuyor. Açıklamasında kötü amaçlı girişimin başarılı bir şekilde engellendiği belirtilmekte. OKEx CEO’su Jay Hao’da saldırı hakkında açıklama yaparak, saldırının arkasında sektördeki rakiplerinin olduğunu sert bir dille vurguladı.

Saldırının başarısız olmasını, OKEx ekibinin hızlı davranmasına bağlayan Hao, 7/24 bütün sistemlerin detaylı bir şekilde izlendiğini özellikle belirtti.

Olayın ardından bugün sabah saatlerinde ise Bitfinex’e bir DDos saldırı düzenlendi. Konuyla alakalı hemen harekete geçtiklerini belirten Bitfinex ekibi herhangi bir kullancının etkilenmediğini belirtmiş durumda.

Bitfinex ve Tether CTO’su Paolo Ardoino, saldırının çok karmaşık ve büyük boyutta olduğunu belirtti.

Saldırganlar, saldırı için uzun bir süre hazırlanmış görünüyor.

Paolo Ardoıno

Yaklaşık 1 saat önce gelen açıklamayla ise tekrardan bütün sistemlerin aktifleştirildiği Bitfinex tarafından açıklanmış durumda.

İki farklı borsaya bu kadar kısa süre içerisinde DDoS saldırısı saldırısı gerçekleşmesi önemli bir durum. Saldırıyı gerçekleştiren grup aynı olama ihtimali yüksek görünüyor.

DDoS Saldırısı Nedir

DDoS (Distributed Denial Of Service) saldırısı kısaca web sitesine aşırı yüklenme olarak tanımlanabilir. Saldırı, web sitesinin sınırlı kapasitesinden yararlanır. Ve siteye kabul edebileceğinden çok daha fazla isteği göndererek siteyi devre dışı bırakmayı amaçlar.

Bu Güne Kadar Hiç DDoS Saldırısı Gerçekleştirdiniz Mi

Eğer hayır diyorsanız o kadar da emin olmayın. Bazen kişiler istemeden de olsa DDos saldırısı gerçekleştirebiliyor. Aslında buna saldırı demek çok da doğru olmayabilir. Fakat mantık aynı oluyor. Hiç, Milli Piyango web sitesine, e-devlet’e ya da ÖSYM web sitesine beklediğiniz bir açıklama geldiği anda bir çok kişiyle aynı anda girmeye çalışmış mıydınız ? Büyük ihtimalle siteye giriş yapamamış olmalısınız. Çünkü sizinde beraber en az 1 milyon öğrenci de üniversite sınav sonucunu öğrenmek için siteye tıklamıştır. Sonuç olarak sitenin “server”ları gelen isteklere cevap verememiş ve devre dışı kalmıştır. Aslında DDoS saldırıları da neredeyse aynı mantığa sahip.

Binance KYC verilerini paylaşmaya hazırlanıyor. Önde gelen kripto para borsalarından Binance, FATF(Mali Eylem Görev Gücü) düzenlemelerine uyum sağlamak adına KYC (Know Your Customer) paylaşımı için geliştirilen The Shyft ağına katıldığını duyurdu.

The Shyft Network, kripto para endüstrisinde kurumların, FATF düzenlemelerine ve uyumluluk standartlarına göre hareket edebilmesi adıma geliştirilen merkezi olmayan bir ağ olarak tanımlanabilir.

Binance Uyumluluk Departmanı’nından Samuel Lin’in açıklamalarına göre Shyft Ağı, şu anda FATF kurallarına uyumluluk adına hizmet veren tek merkezsiz çözüm ve henüz konu ile alakalı başka bir altyapı bulunmamakta.

Geçtiğimiz yaz aylarında düzenlemeler FATF tarafından duyurulmuştu. Geçtiğimiz günlerde ise Suudi Arabistan’da yapılan G20 zirvesinde, ülkeler FATF kurallarına tam destek vermişti. Konu ile ilgili haberimize buradan ulaşabilirsiniz. FATF kuralları önümüzdeki Haziran ayında yürürlüğe girmiş olacak. Düzenlemeler, VASP ( Sanal Varlık Hizmet Sağlayıcıları) ismiyle kanunlaştırılacak. Kanun içerisinde hizmet sağlayıcıların KYC bilgilerini toplamasını ve paylaşmasını gerektiren bir madde de bulunmakta. Bu noktada ise Binance de, Shyft ile bir ortaklığa gitmiş durumda.

Eski FATF Genel Sekreteri ve bugünkü Shyft’in danışmanı olan Rick McDonell, bu ortaklıkların, sektörün bir sonraki adıma taşınması adına olan önemini vurgulamakta.

Diğer servis sağlayıcıların da bir an önce düzenlemelere uyum sağlamak adına Shyft ve benzeri çözümlere katılması çok büyük önem barındırıyor. (Henüz başka bir alternatif bulunmuyor.)

Rick McDonell

McDonell’in açıklamalarına göre Shyft, hem FATF yönergelerine hem de Avrupa Birliği’nin veri gizliliği yasasına uyacak şekilde tasarlanmış durumda.

Binance’in Erken Gelen Adımı

Binance’in Shyft ile erken gelen ortaklığı, belki de geçen yaz yaşanan KYC hırsızlığı ile ortaya çıkmış olabilir. Geçtiğimiz yaz bir hacker Binance KYC verilerini çaldığını duyurmuştu. Devamında ise Telegram ve diğer uygulamalar üzerinden gruplarda bir çok kullanıcının KYC için gönderdiği fotoğraflar ve pasaport fotoğrafları yayılmaya başlamıştı. Çalınan KYC verileri içerisinde neredeyse 10,000 adet kişisel fotoğraf bulunmaktaydı (pasaport ve selfie). Sonrasında verilerin doğru olmadığı iddia edilse de kendi gönderdiği fotoğrafları gördüğünü belirten bir çok kullanıcı da bulunmaktaydı.

Belki de bu sebepten Binance KYC verileri adına bu adımı diğer borsalardan önce atmış olabilir.

Yatırımcıların Ripple Labs’a açtığı dava son günlerde gündemi meşgul etmekte. California Eyaleti’nde dava ile ilgilenen yargıç , geçen yıl açılan davanın “California Eyalet Yasası” kapsamında bazı iddiaların uygun olmadığını, fakat federal yasalar kapsamında davanın devam edebileceğine karar vermiş durumda.

Davacılar Ripple’ın tanıtım beyanları sebebiyle XRP’lerini erken satıp para kaybettiklerini iddia ediyorlar.

Dava, Ripple’ın Menkul Kıymetler Kanunu’nun 12(a)(1) Bölümü’nu ihlal ettiğini iddia etmekte. Kayıt dışı tokenler ise davada bulunan bir diğer konu.

Aslında bakıldığında bu ciddi bir iddia. Çünkü bu durum mahkeme tarafından tespit edilirse, karar XRP pazarının ve Ripple Labs’ın kapatılmasına kadar gidebilir. Bu noktada son iki yılda 500 milyar dolar bir ticaret hacmi oluşturan kurumun pazarı yok edilebilir ya da tehdit edilebilir.

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu, menkul kıymet yasasına göre kaydedilmesi gereken ICO’lar (Initial Coin Offerings) için harekete geçmiş durumda. Özellikle son dönemde çokça tartışmalar sabep olan Telegram Open Network (TON) ve KIK Messsenger Token (KIN) gibi tokenler SEC tarafından problemli olarak adlandırılmış iken, Ripple’a karşı SEC tarafından herhangi bir takip yada müdahale gerçekleşmemiş durumda.

Ancak yakınlarda bu durum değişebilir. Ripple İcra Kurulu Başkanı Brad Garlinghouse’un açıklamalarına göre şu sıralar Ripple, SEC ile görüşmekte.

Aynı zamanda ABD Emtia Vadeli İşlemler Komisyonu Başkanı Heath Tarbert’e göre de henüz Ripple’ın bir menkul kıymet olup olmadığı belli değil. Tarbert’e göre eğer Ripple bir menkul kıymet olarak kabul edilirse kendi yargı yetkisinde olacak. Fakat eğer menkul kıymet olarak kabul edilmez ise SEC, Rippledan sorumlu olacak.

Eğer XRP bir menkul kıymet olarak kabul edilirse, etkisi gerçekten şiddetli olacak.

Heath Tarbert

XRP, şu anda 10 milyar dolardan fazla piyasa değeriyle dünyanın en büyük 3’üncü kripto para birimi olarak boy göstermekte. Olası dava sonucu ve XRP’nin menkul kıymet olup olmadığı ile ilgili görüşlerinizi merak ediyoruz. Görüşlerinizi yorum olarak bizimle paylaşabilirsiniz.

Ukrayna’da bir devlet çalışanı, iş yerinde devletin malını ve kaynaklarını kullanarak kaçak kripto para madenciliği yaparken yakalandı.

Kiev Savcılık’ın dün (26.02.2020) yapılan açıklamada Ukrayna Adalet Bakanlığı’nda çalışan bir Bilgi Teknolojileri servisi personeli hakkındaki soruşturmanın tamamlandığı açıklandı.

İsmi verilmeyen şahsın, 2018 Ocak ayından Mayıs ayına kadar olan zaman diliminde Ukrayna mahkeme belgelerinin veri tabanı ve Yargı web portalı için ayrılan ekipman ve bant genişliğini kaçak olarak kripto para madenciliği yapmak için kullandığı belirtildi.

Bununla birlikte şahsın, üç online alışveriş sitesi ve motosiklet hayranları için bir web sitesi olduğu belirtildi. Bu dört site için de iş yeri sunucularını kullandığı soruşturmada ortaya çıkan başka bir bilgi.

Yani şahıs, devlet malıyla sadece kripto para madenciliği yapmıyor, aynı zamanda şahsi olarak gelir sağladığı siteler için de sunucu sağlıyor. Şahıs, Ukrayna Ceza Yasası’na göre suçlu bulunursa 6 yıla kadar hapis cezası alabilir. Bununla birlikte devlet dairelerinde çalışma yasağına da çarptırılabilir.

Ukrayna’da daha önce devlet dairelerinde birkaç yasadışı kripto para madenciliği vakası görülmüştü. Ukrayna demir yolu idaresi Lviv şubesindeki birkaç çalışan, devlet kaynaklarını kullanarak kripto para madenciliği yaparken yakalanmıştı. Ayrıca Güney Ukrayna Nükleer Santrali’nde de yasa dışı işlem gören bir kripto para madenciliği tesisi bulunmuştu.

Kaçak Kripto Para Madenciliğine Yönelimin Sebebi Ne Olabilir?

Ukrayna’da bu kadar sık kaçak madencilik vakası görülmesinin sebebinin mevcut elektrik fiyatları olmadığını düşünüyoruz. Çünkü 2019 yılı istatistiklerine bakıldığında Ukrayna’nın Avrupa genelinde en ucuz elektrik ücretine sahip olduğunu görmekteyiz.

avrupa elektrik ücretler - Kaçak Kripto Para Madenciliği Yaparken Yakalandı!
Avrupa Vergiler Dahil Elektrik Fiyatları 2019 İlk Yarısı.

Bununla birlikte, yukarıdaki istatistiğin Euro üzerinden yapıldığı unutulmamalıdır. Bu yüzden de ülkemizdeki elektrik fiyatının Euro bazından Lira bazına geçişi düşünüldüğünde (ki an itibarıyla (27.02.2020/18:25) 1 Euro 6,79 Türk Lirası) çok daha pahalı hâle geleceği barizdir. Bununla birlikte asgari ücret ve alım gücü işin içerisine girince Türk kripto para madencilerinin de sıkıntı içerisinde olduğu düşünülebilir. Hash rate’in gittikçe artması ve alınan blok ödülleri de hesaba katılırsa gelir/gider durumu karşılanamayabiliyor. Yani sonuç olaral Türkiye kripto para madenciliği için pek de uygun bir ülke olmamaya başlıyor.

Bugün attığı tweet ile birlikte Vitalik Buterin’den stok-akım modeli eleştirisi geldi. Stok-akım modeli Bitcoin (BTC) fiyatını tahmin etmek için kullanılmakta.

Modele göre Bitcoin fiyatı, 2021 ile 2024 yılları arasında 100 bin $ seviyelerinde olmalı.

Stok-Akım Modeli’ne göre Bitcoin (BTC) fiyatı 8,606 $ seviyelerinde seyretmeli. Fakat son dönemde Bitcoin bu fiyat bareminin yaklaşık yüzde 20 üzerinde seyrediyordu. Bu düşüş ile birlikte ise Bitcoin aşağı yukarı modelin belirttiği fiyata gelmiş durumda.

Fakat Buterin’e göre model, diğer modellerden çok da farklı değil.

Çıkan Haberlerin Yüzde 95’i Saçmalık

Ek olarak Buterin, kripto paralar ile ilgili haber yapan siteleri de eleştirdi. Neredeyse çıkan haberlerin yüzde 95’inin yanlış ve saçma olduğunu belirten Buterin, haberlerin insanları yanlış yönlendirebileceğini belirtti.

Yukarıdaki tweet ile şikayetini dile getiren Ethereum Kurucusu, “Coronavirus Bitcoin’in fiyatını yükseltecek.” ya da “Coronavirüs yatırımcıları kaçıracak.” gibi haberlerin doğru olmadığını belirtti.

Stok-Akım analizleri de bu yanlış haberlerden biri.

Vitalik Buterin

Bahsedilen modeli tek eleştiren kişi Buterin değil. Aynı zamanda önemli bir “donanım cüzdan” üreticisi olan Trezor da geçtiğimiz günlerde modeli eleştirenlerden biri olmuştu. Yazdığı blog yazısında konudan bahseden Trezor modelin doğru olmadığını düşünmekte.

Modele göre “halving” etkisi fiyatlamada çok etkili olacak. Trezor’da aynı şekilde düşünmekte. Fakat Trezor’a göre model, bu etkiyi fazlaca abartmakta.

Laf dolandırmaya hiç gerek yok. Fiyat tahmini yapmak için Stok-Akım Modeli’ni kullanma hiç de mantıklı değil.

Trezor

Trezor’a göre arz ve talep işin içine dahil edilmeden bir fiyat tahmini yapmak imkansız. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?

ABD Menkul Kıymetler ve Borsa Komisyonu (SEC), Wilshire Phoenix’in Bitcoin tabanlı borsa yatırım fonunu (Exchange-traded fund/ETF) reddetti.

Yayınlanan açıklamada, menkul kıymetler düzenleyicisinin New York menşeili Wilshire Phoenix‘in tasarısının Bitcoin marketinin piyasa manipülasyonlarına yeteri kadar dirençli bulmadığı yazıyordu.

Wilshire ETF’ye ilk lez NYSE Arca ile geçtiğimiz yaz başvurmuştu. Komisyon NYSE Arca teklifinin Borsa Yasası Bölüm 6 (b) (5) gereklilikleriyle uyuşmadığı ve Komisyonun Uygulama Kuralları’nı yerine getiremediği sonucuna varmıştı. Bu kuralların ise “hileli veya manipülatif eylem ve uygulamaları önlemek için” tasarlandığı ve bu şekilde yatırımcıların ve kamu düzeninin korunacağı belirtilmiştir.

Wilshire phoenix 1024x535 - SEC, Wilshire Phoenix'in ETF Tasarısını Reddetti!
Wilshire Phoenix

SEC şimdiye kadar sunulan bütün Bitcoin ETF tasarılarını reddetmişti. Wilshire ise Bitcoin ile olan yakın ilişkisinden dolayı tasarısının kabul olacağına dair bir umut taşıyordu.

Umutlarının sebebi Bitcoin’in volatilitesine bir yanıt olarak fonun kendini yeniden dengeleyebilme özelliğine sahip olmasıydı. Yani kripto para biriminin fiyatındaki dalgalanmalar ne kadar fazlaysa, fon o kadar fazla yatırım yapar ve fiyat dalgalanması bittiğinde pozisyonu tersine çevirebilir.

Bu otomatik yeniden dengeleme özelliği SEC tarafından daha önce reddedilen ETF tasarılarından ilham alınarak yapılmıştı. Ancak SEC, Bitcoin marketindeki fiyat dalgalanmalarını ve manipülasyonun kolaylığını öne sürerek şu zamana kadar verilen bütün ETF tasarılarının reddetti.

SEC’in daha önce benzer bir yapıya sahip olan Bitwise Asset Management’in ETF tasarısını reddettiği biliniyordu.

FBI ajanı Joel DeCapua, sayısız kurbanın fidye yazılım nedeniyle 144 milyon dolarlık bitcoin ödemesi yaptığını ifade etti.

joel decapua 1024x576 - 6 Yılda 144 Milyon Dolarlık Bitcoin Ödemesi!
FBI ajanı Joel DeCapua

Global siber güvenlik konferansı RSA’nın 2020 oturumunda konuşan FBI ajanı Joel DeCapua, fidye yazılımlardan bahsetti. Fidye yazılımların ne olduğunu ve kurbanların ne kadar para ödediğini anlattı.

2013 Ekim ile 2019 Kasım arasında binlerce insanın fidye yazılım kurbanı olduğunun altını çizen DeCapua, fidye yazılımcılara 144,35 milyon dolar ödendiğini ifade etti. 144,35 milyon doların büyük bir çoğunluğunun Bitcoin olarak alındığını da vurguladı.

Fidye yazılım için yapılan ödemelerin büyük çoğunluğunun Bitcoin üzerinden olduğunu söyleyen DeCapua, ister istemez kripto para dünyası ile kara ekonomi ilişkisine dikkat çekti. Kripto paraların izlenemez olması ve düzenleyici mekanizmaların yetersizliği sebebiyle kara ekonomi için altın madeni gibidirler.

DeCapua, “Federaller Fidye Yazılım ile Mücadele Ediyor: FBI Nasıl Araştırıyor ve Nasıl Yardımcı Olabilirsiniz” başlıklı konuşmasında istatistiklere de değindi.

Daha önce Çin menşeili bir fidye yazılım olan Ryuk’un, sadece bir yıl içerisinde 61,26 milyon dolar, Dharma ya da Crysis olarak bilinen fidye yazılımın ise üç yıllık bir süre içerisinde 24,48 milyon dolarlık ve son olarak Bitpaymer’ın iki yıllık bir süre içerisinde 8,04 milyon dolarlık Bitcoin’e mal olduğu belirtiliyor.

Toplam bilançoya bakıldığında ise, fidye yazılımlar nedeniyle 6 yılda 144 milyon dolarlık Bitcoin ödemesinin yapıldığı ortaya çıkıyor. Fidye yazılım tablosu bu şekildeyken dinleyicilerden önemli bir soru geliyor.

“Fidye yazılımı ödemeleri sigortalanabilir mi?”

Sorunun ardından biraz tereddüt eden DeCapua, kimsenin fidyecilere ödeme yapmak istemediğini söylemekle başlıyor. Ardından birçok şirketin sigorta yaptırdığından bahsediyor. Şirketin olası bir fidye yazılım vakasında, sigorta şirketinin yapmak istediğini erteleyebileceklerini düşünüyorlar. DeCapua;

“Fidye ödemelerinin sigortalanabilir olmaması, daha fazla fidye ödenmesine neden oluyor.”

Diyerek sözlerini bitirdi.

Bitcoin ve diğer kripto para birimlerinin, kara ekonomi için bir araç olarak yaygınlaşması, Bitcoin ve kripto para birimlerinin benimsenmesini etkileyecek mi? Hükümetler tarafından çeşitli düzenleyici örgütler kripto para birimlerini yasaklamaya kadar gidecek mi? İlerleyen günlerde hep birlikte göreceğiz.

Çin’in merkez bankası dijital parası dijital yuan için yapılan çalışmalar, Corona virüsü salgını nedeniyle sekteye uğradı.

Daha önce Corona virüsü salgını nedeniyle Çin’de sekteye uğrayan kripto para madenciliğinden bahsetmiştik. Bununla birlikte salgının gündelik hayatın ne denli etkilendiğine de değinmiştik. Birçok kurum işlerini minimuma indirmiş durumda, ihtiyaç hâlinde değilse insanlar dışarıya çıkmaktansa evde oturmayı tercih ediyor.

corona virüsü yayılımı 26 şubat 1024x489 - Dijital Yuan Çalışmaları Corona Virüsüne Takıldı
26 Şubat 2020/21:30 Corona virüsü yayılım haritası

Haber merkezi Global Times’a göre, Çin patlak veren Corona virüsü salgını nedeniyle dijital para araştırmalarını bir çeyrek kadar ertelendi. Çin Merkez Bankası’nın bu konuda açıklama yapması bekleniyor.

Ancak dijital yuan lansmanının, ülkenin merkez bankasının gerekli teknolojik altyapıya ve kaynaklara sahip olmasından dolayı planlanan tarihte yapılacağı düşünülüyor.

Merkez bankası yetkililerinin dijital yuan hakkındaki düşünceleri değişmiş değil. Hâlâ dijital yuan’ın tıpkı nakit para gibi elden ele dolaşacağı yönünde düşünceler ve tartışmalar mevcut. Ancak dijital yuan deneme çalışmalarının planlandığı gibi gerçekleşeceği bildirildi.

Global Times’a yakın bir kaynağın dediğine göre;

“Corona virüsü salgını, Çin Halk Bankası (PBC) dahil olmak üzere birçok devlet kurumundaki çalışmaların sekteye uğramasına sebep oldu. Dijital Yuan projesinde yer alan politikacılar ve araştırmacılar da bu konuda istisna değil.”

Şimdiye dek Çin Halk Bankası’nın dijital para araştırmaları konusunda uzmanlaşmış araştırmacılardan oluşan iki ekibi olduğu ve Güney Çin’in Guangdong Eyaleti Shenzhen ve Doğu Çin’İn Jiangsu Eyaleti Suzhou’da olmak üzere iki araştırma enstitüsü açtığı biliniyor.

Global Times’a demeç veren birçok uzman, Çin merkez bankasının dijital paradan sorumlu ekibinin böyle ufak bir gecikme ile başa çıkabilecek Ar-Ge çalışanına sahip olduğunu belirtti.

Geçtiğimiz günlerde Corona virüsünün kağıt üzerinden bulaşabildiği bilgisi edinilmişti ve banknotlar karantinaya alınmıştı. Ancak Çin Merkez Bankası’nın son açıklamasına göre tüm banknotların Corona virüsü salgını ile mücadele etmek adına imha edilecek. Yani Corona virüsünün dijital yuan gibi dijital paraların önünü açması muhtemel görünüyor. Tabii bunu zaman gösterecek.


Compound, yönetişim sürecini iyice merkeziyetsizleştirmek amacıyla çıkaracağı yeni tokenini duyurdu. Bugün yapılan duyuru ile birlikte ayrıntılı olarak açıklanan proje, Compound (COMP) Token olarak piyasaya sürülecek.

Token sahipleri herhangi bir ekstra isleme gerek duymadan, sistem üzerinde değişiklik önerme hakkına sahip olacak.

Açıklamada Compound CEO’su Robert Leshner, tokenin sermaye toplamak amacıyla oluşturulmadığını özellikle vurguladı.

Bu bir sermaye toplama aracı değil. Tamamen merkezsizleşme adına önemli bir adım.

RObert Leshner

Ek olarak, merkezsizleşme tamamlanana kadar da Compound (COMP) kamuya açık hale gelmeyecek.

DefiPulse’a göre Compound, şu anda146,8 milyon dolar karşılığı kilitli varlığa sahip. Startup; başlangıçta a16z, Bain Capital Ventures, Polychain Capital ve Paradigm’den 25 milyon dolar yatırım almıştı.

Tokenlerin Dağılımı

“Sandbox(korumalı alan) döneminde, yönetişim tokenleri şirket hissedarları arasında bölüştürülecek. Merkeziyetsizleşme tamamlandığında ise, hissedarlar tokenleri isterlerse satabilecek. Fakat tokenlerin çoğu kilitli kalacak ve yönetişime katılmayacak. Sadece belirli bir kısım hissedarlar arasında bölüştürülecek.”

Bu sayede geliştiricilerin uygulamaları açık bir şekilde test edilebilecek ve yönetişime katılmaları teşvik edilmiş olacak. Bir problem oluşmasına karşın “sandbox” döneminde ekip, yönetişim sistemini durdurma hakkına sahip olacak. Fakat sistem güvenilir bir şekilde çalışmaya başladığında tokenler hissedarlara dağıtılacak.

Leshner’in açıklamalarına göre planın detayları önümüzdeki haftalarda açıklanmış olacak. Planın açıklanan detaylarından birisi de yönetişime katılım barajı. Tokenlerin %1 ve daha fazlasına sahip olan hissedarlar yönetişime katılmaya hak kazanacak. Bu sayede kişiler yeni öneriler ve geliştirmeler teklif edebilecek.

Teklifler, yönetimdekilere direkt olarak sunulur ve uygulamaya açıktır. Oylama sonucuna göre direkt olarak uygulanabilirler.

“Tüm teklifler 3 günlük bir oylama sürecine tabi tutulur. Ve oylama yetkisine sahip olan herkes olumlu veya olumsuz yönde oy kullanabilir. Eğer oylama sonucu pozitif olursa “zaman kilidi” devreye girer ve 2 gün sonra teklif sisteme uygulanır. Yani kısacası yönetişim sisteminden memnun değilseniz daha iyisini serbest bir şekilde önerip oylamaya sunabilirsiniz.”

Duyuru ile birlikte yeni sistem “testnet” üzerinde aktive edilmiş durumda. Compound’un merkeziyetsizleşme adına attığı bu adım DeFi topluluğu tarafından sizce nasıl karşılanacak?

Tüm dökümana buradan ulaşabilirsiniz.

Yapılan açıklamaya göre Coinbase, Coronavirus için önlem almaya hazırlanıyor. Planlarının hazır olduğunu belirten yetkililer bir çok önlem hazırlamış durumda.

Neredeyse her gün daha da fazla yayılan Coronavirus, Asya’yı komple vurmuş durumda. Fakat son dönemde Avrupa ve Amerika’da da görülmeye başlanan hastalık önlemleri de beraberine getirmekte. Bu akıma Coinbase de katılmış gibi görünüyor.

Mevcut hastalıktan neredeyse etkilenmeyen piyasa kalmamış durumda. Bitcoin ve kripto paralar da hastalıktan nasibini almış gibi görünüyor. Bu noktada ise Coinbase kendini en kötü senaryoya hazırlamış görünüyor.

Coinbase CEO’su Brian Armstrong tarafından yapılan duyuruya göre,Coinbase ofislerinin bulunduğu bölgelerde enfeksiyonun görülmesi halinde eylem planı devreye sokulacak.

https://twitter.com/brian_armstrong/status/1232378605738455040

3 Aşamalı Plan

Bölgede 100’den fazla insana virüsün bulaşması halinde birinci aşama yürürlüğe girecek. Bu aşamada ofislerin temizlenme sıklığının arttırılması, ofise ziyaretçi kabulünün iptal edilmesi(çok önemli olanlar hariç) ve yalnızca ofis personellerinin binaya giriş yapabilmesi gibi önlemler bulunmakta. Aynı zamanda isteyen personellere evden çalışma opsiyonu da sunulacak.

İkinci aşama ise daha sert önlemler barındırmakta. Eğer 1000’den fazla kişi virüsten etkilenirse ve hükümet bir karantina uygulaması başlatırsa, ofise dışarıdan herhangi birinin gelmesi tamamen yasaklanacak. Aynı zamanda yemek hizmetleri de durdurulacak. Herkes kendi yemeğini getirmek durumunda olacak.

Üçüncü aşama ise, karatinanın başarısız olması halinde devreye sokulacak. Bu andan itibaren tüm çalışanlar zorunlu olarak evlerinden çalışmaya başlayacaklar. Aynı zamanda ofis, tamamen kullanıma kapalı olacak.

Sistemlerimiz, ofisin kapalı tutulmasına uygun durumda. Herkes evden çalışabilecek ve bir aksama yaşanmayacak.

Brian Armstrong

Plan Nerelerde Uygulanacak

Coinbase’in Amerika’da, Japonya’da, İrlanda’da ve İngiltere’de ofisi bulunmakta. Planın tüm ofislerde uygulanacağı belirtilmiş durumda. Coronavirüs Eylem Planı”nın duyurusu ile birlikte Coinbase, çalışanlarının Çin, Hong Kong, İtalya, Japonya ve Güney Kore’ye seyahat etmesini de yasaklamış bulunuyor.

Beklentimiz virüsün yayılma ve öldürme oranının düşmesi. Aynı zamanda batıdaki yayılmanın da yüksek yoğunluklu olmayacağını düşünüyoruz. Fakat aksi bir durum için planlarımız hazır.

Brian Armstrong

Umarız her şey sevgili Armstrong’un beklediği gibi gerçekleşir ve virüs yayılımı yavaşlar. Aksi takdirde bu gibi eylem planlarının bütün sektörleri çok ciddi derecede yaralayacağını söylemek yanlış olmayacaktır.

Eylem planı dökümanına buradan ulaşabilirsiniz.

Oluşturulan yeni tasarı ile birlikte Yeni Zelanda, kripto para vergilerini düşürmeye hazırlanıyor. Yeni Zelanda Vergi Dairesi, kripto para ile ilgili mal ve hizmetlerde yeni tasarılar oluşturdu. Konu ile ilgili kamuoyu geri bildirimi beklenmekte. Vergi dairesinin teklifine göre kripto para birimleri bazı vergilerden hariç tutulacak.

Yayınlanan belgede kirpto para piyasasının hızla büyüdüğü ve geliştiği bildiriliyor. Bu noktada paydaşların, önerilen düzenlemeleri memnuniyetle karşılayacağı umulmakta. Aynı zamanda düzenlemeler ile ilgili geri bildirim olarak değişiklikleri de gözden geçireceğini belirten kurum en yakın zamanda düzenlemeleri yürürlüğe koymayı planlamakta. Bu sayede mevcut vergi düzenlemeleri kripto paralar için bir engel oluşturmayacak.

“Para veya finansal hizmetlerden bazıları mevcut düzenlemede bazı vergilerden muaf tutulmakta. Fakat bu düzenlemeler yapılırken kripto paralar henüz mevcut değildi. Yeni düzenlemeler ile birlikte kripto paralar da bu vergilerden muaf tutulabilir. Yanlış vergi sistemi bizi kripto paralardan uzaklaştırabilir ve biz bunu istemiyoruz.”

Gelir Vergisi

Bu noktada şöyle bir detay mevcut. Kripto para birimleri belirli vergilerden muaf tutulurken aynı zamanda gelir vergisinden muaf olmayacak. Önerilen düzenlemede kripto paralar üzerinden kazanılan gelir, vergilendirilmeye devam edecek. Aynı zamanda, henüz belirlemediğimiz bazı kripto paralarda “realize edilmemiş” kar ve zararlardan da vergi alınacak.

Kripto para birimleri ile alınan mal ve hizmetler mevcut düzenlemeye tabi olacak.

Ayrıca duyuruya göre sadece kripto paralar bu vergilendirmeden muaf olacak. Madencilik, değişim hizmetleri veya kripto paraların tedariği ile ilişkilendirilen diğer unsurlar mevcut vergi sistemine göre vergilendirilecek.

Kurum basit ve açık vergilendirme sisteminin, kripto varlıkların gelişimine büyük katkı sağlayacağı görüşünde. Bu sebeple vergi dairesi mevcut tasarı ile ilgili, kamuoyundan geribildirim verilmesini ve farklı öneriler sunulmasını beklemekte. Bu sayede oluşturulan tasarının daha da iyileştirilebileceği düşünülüyor.

Bu atılım ile birlikte Yeni Zelanda kendini “kripto dostu ülke” olarak konumlandırmak istemekte. Ayrıca açıklamada kripto paralar, para birimi olarak görülmemekte.

Kripto varlıklar para değil, mülktür.

Bu noktada Yeni Zelanda’nın kripto paraları, “para” olarak görmemekte. Sebep olarak ise bir ülke tarafından üretilmemiş olmamaları gösterilmekte. “mal” olarak tanımlandığı için de normal şartlarda vergilendirmeye tabi tutulmak zorunda. Fakat bu yeni düzenleme ile birlikte bu vergiler azaltılmaya çalışılmakta. Yeni yasanın etkilerini (geçtiği takdirde) gözlemleyeceğiz.

Bitcoin karşıtı söylemleriyle gündeme gelen ünlü altın savunucusu Peter Schiff, “Bitcoin’in güvenli liman olduğu falan yok!” dedi.

Geçtiğimiz hafta sonu Bitcoin, 3 günlük bir süre içerisinde yaklaşık 1.000 dolarlık bir fiyat düşüşü yaşadı. Hâliyle bu da onu, Bitcoin karşıtı söylemleriyle sürekli gündeme gelen Peter Schiff gibi insanların küçümsemelerine açık hâle getirdi.

Bitcoin’i olduğu ve daha önce “Cüzdanı şifresini unuttuğu için” bütün Bitcoin’lerini kaybettiğini iddia eden Peter Schiff, sosyal medyada alay konusu olmuştu.

Peter schiff - Peter Schiff: Bitcoin Güvenli Liman Falan Değil!
Peter Schiff



Hafta sonu yaşanan düşüşten önce sosyal medya hesabından, 1.640 dolar civarında olan altın ile 9.700 dolar civarındaki Bitcoin’i karşılaştırdı. Önce altın mı yoksa Bitcoin mi 3.000 doları görür diyerek anket yapan Schiff’e yatırımcılardan %69’luk bir oranla altın cevabı geldi.

Anketinin ardından özellikle kripto para dünyasına müdahil insanlar için alay konusu olan Schiff durmadı.

Dün yani 25 Şubat 2020 tarihinde sosyal medya hesabından yaptığı bir dizi paylaşımda yine Bitcoin’i küçümseyen ve altını göklere çıkartan yorumlarda bulundu.

Paylaşımlarına ilk olarak kendi Podcast’ini alıntılayarak başlayan Schiff, gerçek güvenli limanın Bitcoin değil altın olduğunu öne sürdü.

Schiff’in sosyal medya paylaşımlarının çoğunda “Bitcoin yanlıları Bitcoin’in güvenli liman olarak kendini kanıtladığını ve belli bir market değeri olduğunu, kısacası altından üstün olduğunu düşünüyorlar. Saçmalığın daniskası. Tabii her gün yeni bir gerzek doğuyor.” minvalinde söylemler mevcut.

Paylaşımlarından birinde Morgan Creek Digital kurucu ortağı Anthony Pompliano’nun Bitcoin’in güvenli liman varlığı değil de diğer varlıklardan bağımsız olarak ilerlemeyen bir varlık olduğunu kabul ettiğini iddia etti.

Bitcoin’in dijital altın değil dijital risk olduğunun altını çizen Schiff’in Bitcoin cüzdanının şifresini unutup cüzdanını suçlaması olayından sonra kripto para dünyasında pek de kale alındığı söylenemez.